Sürekli, "çevreni koru, çevremizi koruyalım", gibi bir sürü cümle duyuyoruz.
Günün her anında, çevremizle ilgili haberler, demeçler, dilekler ve bir çok etkinlik.
Ağaç eksilmiş, beton olan her yerde az bir toprak parçası bulduysak şanslı sayıyoruz kendimizi.
Oysa ağaçlar, kısaca doğa yoksa bizde yokuz Almış bizi bir yok etme ve sil baştan yaratma hırsı,
kimse önüne geçemiyor Yapma etme diyenleri musait bir yerde bırakıyoruz biz.
Çevremizi koruyalım, etkinliklerinde en çok cığırtkanlık yapanlar da nedense yine biz.
Doğa desen, ormanın yeşiliyle, denizin mavisini ayıramayan yine biz.
Offf, Doğa dehşet verici güzelsin Benim beton yığını ne yapsam güzel olmuyor Hem ben yaratıcı insanım sözde.
Ama sen, sen varya daha yaratıcısın. Benim beton yığınlarım bile bu kadar uyumlu değil.
Hayranım sana Doğa. Oysa bende senin bir parçanım seni yok eden ve yok etmeye çalışan. Sana zarar veren bir parçan Sensiz yaşam yok.
Evet, bilincindeyim ama yine de kafama koyduğumu yapmaktan vazgeçemiyorum
Huyum da kurusun, ellerim de birbirine dolanıp kalsın sana zarar vermek istediğim an.
Çöplerime bile sahip çıkamazken ben Çevremi nasıl koruyacağım?
Yine, "başkası korusun", deyip sıyrılacağım sorumluluktan.
Kuşların ötüşünü dinlerken, onları kuş kafeslerine kapatan ben.
Sahlep canım çekince, ormandan kökleyip yok ettiğim bitkiler gelecek aklıma.
Ah ben insan, guya güç sahibi.
Değilim işte Hala depreme bir çözümün yok. Hala sellerin önüne duramıyorum.
Kalkmış seninle yarışıyorum Boyuma posuma bakmadan
Ah Doğa, sen benim burnu kaf dağında olan, ama zayıf Egomu mağzur gör.
Daha yeşil ve mavi dolu mutlu huzurlu günlere.
Her daim bir umut vardır
Saygılarımla Aylin Özgür