Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Aylin Özgür
Köşe Yazarı
Aylin Özgür
 

JULİDE'NİN BAHÇESİ - DEVAMI 7 KISIM

Her şey illa pırıl pırıl planlı programlı ve şeffaf olması gerekti onun için.  Hayat tuğla ile duvar örmekten, ve "bu duvar bitti" demekten ibaret değildi. .....................................................................  Julide bir süre daha izin alarak, tatile gitti, tatilini babaannesi finanse edip onu yürtdışına gönderdi, sadece tatil yapmayacaktı aynı zamanda bir tıp konferansına da katılacaktı, Esma istememişti  katılmayı.  İlk kez yürtdışına çıktı Julide, istikamet İsviçre. Havaalanına gelince telefonu çaldı.  Arayan Suat'dı, "Julide merhaba, gelmedin kaç gündür iyi misin"? diye sordu önce.  Julide, "iyiyim sağ ol", dedi ve içinde bir tedirginlik oluştu.  Suat, Julidenin ona soğuk ve uzak gelen ses  tonunu hiç beğenmedi, yine de, "ben bugün taburcu olacağım, arada kontrollerim olacak, işe  henüz dönemesemde, buna da hamdolsun", diyerek, Julidenin  cevabını merak ediyordu.  Julide, bir şeyler söylemeliyim dedi içinden.  "çok geçmiş olsun, az şey atlatmadın, yine de çabuk toparlandın, işe hemen dönemezsin, yine de dikkat et", dedi çabuk çabuk.  Suat, bu cevap ona ne olumlu geldi ne de olumsuz beklediği gibi değildi cevap.  Konuşmasına nasıl devam edeceğini düşündü kısa bir an.  "Julide vaktin,var mı? seninle görüşmek istediğim önemli bir konu var", deyiverdi.  Julide bu konuşmanın yönünü biliyordu, ama pusula bu sefer onda değildi, ve herkesin yönü farklı istikameti işaret ediyordu.  Julide "üzgünüm ama bu imkansız yoldayım" dedi aniden. Konuşmayı kısa kesmeye çalıştı ama kaba da olmak istemiyordu. Suatın kalbine sanki ayrılık ok'u saplandı, "nereye gidiyorsun"? diye sordu.  Julide, bir an düşündü, bu soruya cevap verse mi vermese mi, "yürtdışına gidiyorum" dedi fazla açıklama yapma gereği duymadan.  Suat, üzülmüştü ama pes etmeye niyeti yoktu. Julidenin telefonuna önceden gizli  takip sistemi kurmuştu, bu yüzden içi rahattı.  "hayırlı yolculuklar, iyi tatiller, umarım çabuk dönersin,"dedi son olarak " Teşekkür ederim, umarım", dedi Julide.  Ardından sanki sözleşmiş gibi uçağın anonsu yapıldı.  Julide hızlıca "kapatmam gerek, Hoşçakal, deyip, Suatın cevabını beklemeden telefonu kapattı.  Suat, biraz hayal kırıklığına uğramıştı, evet Julidenin gelip onun kollarına koşmasını beklemiyordu ama ona karşı gün geçtikçe daha da soğuk ve mesafeli oluyordu, sanki gökkuşağını yakalamaya uğraşırken hızlıca uzaklaşması gibi.  Yine de pes etmeyecekti, Julidenin ardından gitmeye karar verdi kısa bir görüşme yaptı  doktoruyla  ve uçağa binmeye bir sakınca olmadığını öğrendi. Hemen taburcu olup yollara düştü Özel güvenlik sayfasına Julidenin bilgilerini girerek, nereye gittiğini öğrenmesi gerekti.  Her şeyini ezberlemişti onun, doğum gününü, kimlik numarasını, o kadar çok araştırmıştı ki onu okulda aldığı notlara bile ulaştı.  Julide İsviçreye gidiyordu, hemen bir uçak bileti buldu, ve onun dönüşünün olduğu gününe de aynı uçakta yer buldu.  "bu iş bu kadar, nereye kadar kaçacaksın ki benden" dedi yaptıklarından gurur duyarak  Ama işte, keşke düşünseydi, belki herkesten uzaklaşarak şifa arıyordu Julide.  Yeni bir sayfa açmak için, hava değişikliği iyi gelecek diye düşünerek planlamıştı bu seyahati, nereden bilsin Suatın gizli saklı  peşine takılacağını.  .............................................................  Julide, havaalanına inince manzara onu oldukça şaşırtmıştı, her yer muhteşem görünüyordu.   Görkemli doğa onu bekliyordu.  Otele gitmek için bir taksi bulup bindi ve ilk kez  geldiği  şehri bu sayede görmüş oldu.  Her şeyi ile çok başkaydı burası, Julide büyülenmiş gibiydi.  Otele gelince işlemlerini yaptırınca, şehir hakkında broşürleri alarak, huzurla uyumak istediği odasına gitti.  Yorgundu, ama sadece yol yormamıştı onu, neyin yorgunluğu kendi de bilmiyordu.  Belki yılların, belki de cüssesine bakmadan sırtlandığı yükler onu yormuştu. Uykuya daldı, bir sürü rüya gördü, oradan oraya savruldu.  Uyandığında kapısı çalıyordu, açtı ve kocaman bir buket kırmızı gül onu bekliyordu. Çok şaşırdı, bunun hiç bir açıklaması olamazdı.  Görevli gülleri teslim edip uzaklaşırken, Suat Julidenin şaşırmış halini görmenin hazzını yaşıyordu. "şaşırınca çok tatlısın Julide" dedi içinden. Suat kendine inanamıyordu, Julide onun hem aklını hem kalbini söküp almıştı sanki. Tek gerçeği o olmuştu.  Bir şey'i unutuyordu Julide buna hazır değildi bu ısrarı onu nereye götürecekti, ya yoluna fırtınalar çıkarsa, ya kurduğu köprüleri sel yıkıp götürürse hiç bir şansı kalmazdı.  Tüm bunları göze almalıydı, en önemlisi onu iyi tanımalıydı, bu yüzden onu yakından takip etmek istiyordu bir süre....  Güllere çok şaşıran Julide, kimden geldiklerini öğrenmek istiyordu isim yoktu.  Otelin gerekli birimlerini arayıp sordu, cevap alamadı.  "belki yanlışlık oldu", dedi içinden.  Gülleri sevdiğinden atmaya kıyamadı, vazoya koyup yemek yemeğe indi.  Restorana inince, yemeğini alıp yerine geçince sanki birinin onun takip ettiği izlenimine kapıldı, bakındı sağa sola tanıdık kimseyi göremedi. Bu duyguyu tanımıyordu, biraz huzursuz olmuştu.  Suat oradaydı, gazeteyle yüzünü kapatmıştı.  Julide'nin hisleri doğruydu.  Restoranda tüm masalar dolmuştu.  Julide yemeğini yerken, bir yandan da  broşörlerden şehrin  görülmesi gereken mutlak yerlerine bakıyordu.  Aslında niyeti dağ olsa da, onun için biraz daha beklemesi gerekecekti. Şehre gezmeye gitti. Bulunduğu yerde hava tertemizdi, oksijen onun başını döndürüyordu.  Suatın da başını o döndürüyordu, bilse onun her an peşinde olduğunu.  Julide yine biri onu takip ediyormuş hissine kapıldı, caddelerde yürürken hatta arkasını dönüp baktı, kimse yoktu. Suatın niyeti Julideyle kongreden sonra konuşmaktı bu yüzden onu korumak için takip ediyordu kendince.  Julide çok sevdi bulunduğu şehri, kongre otelde olacaktı bu sayede rahatça hazırlanıp katılabilirdi. Kongre onun için oldukça verimli geçmişti.  Tıptaki yeni gelişmeler ve tedavi yöntemleri ilginç gelmişti ona.  "Dağ'a gidebilirim artık", dedi içinden  Otelde dağ, gezintileri düzenleyenler vardı onlarla görüşüp bilgi alıp ertesi gün için rezervasyon yaptırdı.  Tek olmayacaktı, orada da, Suat onu gölgesi gibi takip ediyordu.  Julide kabus dolu bir gece geçirmişti. Tüm gece ruyasında Suat'ı görmüştü.  Uykusu kaçınca, saatine baktı giyinip otelin lobisine indi, niyeti çay içip biraz olsun rahatlamaktı  Çayını yudumlarken, Suat'ı gördü  Birden öksürük krizine girdi, Suat durumu fark edince oradan uzaklaştı.  Julide durmadan öksürüyordü.  Kongrede tanıştığı isviçreli doktor gelip ona yardım etti.  Julidenin hakkında tek bildiği şey.  Onun doçent olduğu  ve  eşinden yeni boşandığı oldu. Julide'ye karşı çok kibar ve düşünceli davrandı.  Suat olanları gördü ve kıskançlık krizine girdi.  Julide ise çok kızgındı, kim demişti ki yerini ona, içinden tek geçen şey kızmaktı, ama kime?  Kimseye dememişti ki gelirken, herkes onu sadece İsviçre ye gitti sanıyordu, ayrıntı vermemişti kimseye. Oraya gelmesindeki amaç, biraz olsun dinlenmekti, yenilenmekti.  Kafasındaki bu gelgitletle, Suat ile yüzleşmeye karar verdi, belli ki onu istemediğini anlamayacaktı. Nedenine gelince, eski eşinin akrabası olması yeterli bir sebepti onun için.  Otel resepsiyon görevlisinden, Suatın odasını telefonla aramasını rica etti, telefona cevap veren Suat, resepsiyona gelmesi söylendi. Büyük yüzleşme başlayabilirdi.  "merhaba Julide, özür dilerim öncelikle" diyerek söze başladı Suat.   Julide sinirden, ne kadar kötü olumsuz kelime varsa hepsini haykırmak istiyordu Suata,  içinden 10 kadar sayıp, sakince  "senin burada ne işin var? Neden beni takip ediyorsun, öğrenebilir miyim?" diye  sordu Suata.  Suat, kelimelerini düzgün seçmesi gerektiğinin farkındaydı: "Julide, seni ilk gördüğüm andan beri tutuldum sana, bu o kadar farklı ki, daha önce kimseye karşı hissetmedim ben bu duyguları", dedi sakince Julidenin gözlerine bakarak.  Julide gözlerini  ondan kaçırarak sordu: "Suat, sana her hangi bir umut verdim mi ben? Ayrıca burada ne işin var, hala cevap vermedin? Nasıl buldun beni?" daha fazla soru sormak istiyordu.  Suat: "Julide beni anla ne olur, sensiz yapamıyorum, bize bir şans versen? Pişman olmazsın, neden bu kadar olumsuzsun?" diye sordu.  Julide olumsuz değildi sadece öyle şartlamıştı kendini, kendini aşka kapatmıştı.  Bunu da belirtmişti ama Suat belli ki anlamayacaktı. Julide bu konuşmayı sonlandırmak istercesine:" Suat ben kimseyle birlikte olmak istemiyorum, çünkü yeni ve yine bir travma yaşamak istemiyorum, lütfen sen kendine seni hak eden ve seni anlayan birini bul, lütfen bu son uyarım, benden uzak dur, bir birliktelik istemiyorum tek düşüncem mesleğim, aksi halde şikayet ederim seni.  Neden seni istemiyorum, diye soruyorsun ya, eski eşimin akrabası olman yeterli bir sebep, kısaca olmaz, biz diye bir şey olmaz, anladın mı? Şimdi, izninle dinlenmeye çalışacağım ve lütfen git buradan, bir daha görmek istemiyorum seni" diyerek hızlıca odasına gitti.  ..................................................................  Çok tuhaf hissediyordu kendini, hem rahatlamıştı hem de öfke doluydu.  İlla biriyle mi olmalıydı? Hayır kelimesinin bir hükmü neden yoktu.  Hayatında, aşk diye bir kahramana yer yoktu.... Yok muydu gerçekten? Belki de sadece hayal kırıklığına uğramak korkutuyordu onu.  Mesleğine aşıktı, bu aşk da şimdilik yetiyordu ona....!  Güvenli alanında huzurluydu.  Devamı gelecek.....  Aylin Özgür
Ekleme Tarihi: 10 Kasım 2024 - Pazar

JULİDE'NİN BAHÇESİ - DEVAMI 7 KISIM

Her şey illa pırıl pırıl planlı programlı ve şeffaf olması gerekti onun için. 
Hayat tuğla ile duvar örmekten, ve "bu duvar bitti" demekten ibaret değildi.
..................................................................... 
Julide bir süre daha izin alarak, tatile gitti, tatilini babaannesi finanse edip onu yürtdışına gönderdi,

sadece tatil yapmayacaktı aynı zamanda bir tıp konferansına da katılacaktı, Esma istememişti  katılmayı. 
İlk kez yürtdışına çıktı Julide, istikamet İsviçre. Havaalanına gelince telefonu çaldı. 
Arayan Suat'dı, "Julide merhaba, gelmedin kaç gündür iyi misin"? diye sordu önce. 
Julide, "iyiyim sağ ol", dedi ve içinde bir tedirginlik oluştu. 
Suat, Julidenin ona soğuk ve uzak gelen ses  tonunu hiç beğenmedi, yine de,

"ben bugün taburcu olacağım, arada kontrollerim olacak, işe  henüz dönemesemde, buna da hamdolsun", diyerek, Julidenin  cevabını merak ediyordu. 
Julide, bir şeyler söylemeliyim dedi içinden. 
"çok geçmiş olsun, az şey atlatmadın, yine de çabuk toparlandın, işe hemen dönemezsin, yine de dikkat et", dedi çabuk çabuk. 
Suat, bu cevap ona ne olumlu geldi ne de olumsuz beklediği gibi değildi cevap. 
Konuşmasına nasıl devam edeceğini düşündü kısa bir an. 
"Julide vaktin,var mı? seninle görüşmek istediğim önemli bir konu var", deyiverdi. 
Julide bu konuşmanın yönünü biliyordu, ama pusula bu sefer onda değildi, ve herkesin yönü farklı istikameti işaret ediyordu. 
Julide "üzgünüm ama bu imkansız yoldayım" dedi aniden. Konuşmayı kısa kesmeye çalıştı ama kaba da olmak istemiyordu.
Suatın kalbine sanki ayrılık ok'u saplandı, "nereye gidiyorsun"? diye sordu. 
Julide, bir an düşündü, bu soruya cevap verse mi vermese mi, "yürtdışına gidiyorum" dedi fazla açıklama yapma gereği duymadan. 
Suat, üzülmüştü ama pes etmeye niyeti yoktu.
Julidenin telefonuna önceden gizli  takip sistemi kurmuştu, bu yüzden içi rahattı. 
"hayırlı yolculuklar, iyi tatiller, umarım çabuk dönersin,"dedi son olarak
" Teşekkür ederim, umarım", dedi Julide. 
Ardından sanki sözleşmiş gibi uçağın anonsu yapıldı. 
Julide hızlıca "kapatmam gerek, Hoşçakal, deyip, Suatın cevabını beklemeden telefonu kapattı. 
Suat, biraz hayal kırıklığına uğramıştı, evet Julidenin gelip onun kollarına koşmasını beklemiyordu ama ona karşı gün geçtikçe daha da soğuk ve mesafeli oluyordu, sanki gökkuşağını yakalamaya uğraşırken hızlıca uzaklaşması gibi. 
Yine de pes etmeyecekti, Julidenin ardından gitmeye karar verdi kısa bir görüşme yaptı  doktoruyla  ve uçağa binmeye bir sakınca olmadığını öğrendi. Hemen taburcu olup yollara düştü
Özel güvenlik sayfasına Julidenin bilgilerini girerek, nereye gittiğini öğrenmesi gerekti. 
Her şeyini ezberlemişti onun, doğum gününü, kimlik numarasını, o kadar çok araştırmıştı ki onu okulda aldığı notlara bile ulaştı. 
Julide İsviçreye gidiyordu, hemen bir uçak bileti buldu, ve onun dönüşünün olduğu gününe de aynı uçakta yer buldu. 
"bu iş bu kadar, nereye kadar kaçacaksın ki benden" dedi yaptıklarından gurur duyarak 
Ama işte, keşke düşünseydi, belki herkesten uzaklaşarak şifa arıyordu Julide. 
Yeni bir sayfa açmak için, hava değişikliği iyi gelecek diye düşünerek planlamıştı bu seyahati, nereden bilsin Suatın gizli saklı  peşine takılacağını. 
............................................................. 
Julide, havaalanına inince manzara onu oldukça şaşırtmıştı, her yer muhteşem görünüyordu. 
 Görkemli doğa onu bekliyordu. 
Otele gitmek için bir taksi bulup bindi ve ilk kez  geldiği  şehri bu sayede görmüş oldu. 
Her şeyi ile çok başkaydı burası, Julide büyülenmiş gibiydi. 
Otele gelince işlemlerini yaptırınca, şehir hakkında broşürleri alarak, huzurla uyumak istediği odasına gitti. 
Yorgundu, ama sadece yol yormamıştı onu, neyin yorgunluğu kendi de bilmiyordu. 
Belki yılların, belki de cüssesine bakmadan sırtlandığı yükler onu yormuştu.
Uykuya daldı, bir sürü rüya gördü, oradan oraya savruldu. 
Uyandığında kapısı çalıyordu, açtı ve kocaman bir buket kırmızı gül onu bekliyordu. Çok şaşırdı, bunun hiç bir açıklaması olamazdı. 
Görevli gülleri teslim edip uzaklaşırken, Suat Julidenin şaşırmış halini görmenin hazzını yaşıyordu. "şaşırınca çok tatlısın Julide" dedi içinden. Suat kendine inanamıyordu, Julide onun hem aklını hem kalbini söküp almıştı sanki. Tek gerçeği o olmuştu. 
Bir şey'i unutuyordu Julide buna hazır değildi bu ısrarı onu nereye götürecekti, ya yoluna fırtınalar çıkarsa, ya kurduğu köprüleri sel yıkıp götürürse hiç bir şansı kalmazdı. 
Tüm bunları göze almalıydı, en önemlisi onu iyi tanımalıydı, bu yüzden onu yakından takip etmek istiyordu bir süre.... 

Güllere çok şaşıran Julide, kimden geldiklerini öğrenmek istiyordu isim yoktu. 
Otelin gerekli birimlerini arayıp sordu, cevap alamadı. 
"belki yanlışlık oldu", dedi içinden. 
Gülleri sevdiğinden atmaya kıyamadı, vazoya koyup yemek yemeğe indi. 
Restorana inince, yemeğini alıp yerine geçince sanki birinin onun takip ettiği izlenimine kapıldı, bakındı sağa sola tanıdık kimseyi göremedi. Bu duyguyu tanımıyordu, biraz huzursuz olmuştu. 
Suat oradaydı, gazeteyle yüzünü kapatmıştı. 
Julide'nin hisleri doğruydu. 
Restoranda tüm masalar dolmuştu. 
Julide yemeğini yerken, bir yandan da  broşörlerden şehrin  görülmesi gereken mutlak yerlerine bakıyordu. 
Aslında niyeti dağ olsa da, onun için biraz daha beklemesi gerekecekti.
Şehre gezmeye gitti.
Bulunduğu yerde hava tertemizdi, oksijen onun başını döndürüyordu. 
Suatın da başını o döndürüyordu, bilse onun her an peşinde olduğunu. 
Julide yine biri onu takip ediyormuş hissine kapıldı, caddelerde yürürken hatta arkasını dönüp baktı, kimse yoktu.
Suatın niyeti Julideyle kongreden sonra konuşmaktı bu yüzden onu korumak için takip ediyordu kendince. 

Julide çok sevdi bulunduğu şehri, kongre otelde olacaktı bu sayede rahatça hazırlanıp katılabilirdi.
Kongre onun için oldukça verimli geçmişti. 
Tıptaki yeni gelişmeler ve tedavi yöntemleri ilginç gelmişti ona. 
"Dağ'a gidebilirim artık", dedi içinden 
Otelde dağ, gezintileri düzenleyenler vardı onlarla görüşüp bilgi alıp ertesi gün için rezervasyon yaptırdı. 
Tek olmayacaktı, orada da, Suat onu gölgesi gibi takip ediyordu. 
Julide kabus dolu bir gece geçirmişti. Tüm gece ruyasında Suat'ı görmüştü. 
Uykusu kaçınca, saatine baktı giyinip otelin lobisine indi, niyeti çay içip biraz olsun rahatlamaktı 
Çayını yudumlarken, Suat'ı gördü 
Birden öksürük krizine girdi, Suat durumu fark edince oradan uzaklaştı. 
Julide durmadan öksürüyordü. 
Kongrede tanıştığı isviçreli doktor gelip ona yardım etti. 
Julidenin hakkında tek bildiği şey. 
Onun doçent olduğu  ve  eşinden yeni boşandığı oldu.
Julide'ye karşı çok kibar ve düşünceli davrandı. 
Suat olanları gördü ve kıskançlık krizine girdi. 
Julide ise çok kızgındı, kim demişti ki yerini ona, içinden tek geçen şey kızmaktı, ama kime? 
Kimseye dememişti ki gelirken, herkes onu sadece İsviçre ye gitti sanıyordu, ayrıntı vermemişti kimseye. Oraya gelmesindeki amaç, biraz olsun dinlenmekti, yenilenmekti. 
Kafasındaki bu gelgitletle, Suat ile yüzleşmeye karar verdi, belli ki onu istemediğini anlamayacaktı.
Nedenine gelince, eski eşinin akrabası olması yeterli bir sebepti onun için. 
Otel resepsiyon görevlisinden, Suatın odasını telefonla aramasını rica etti, telefona cevap veren Suat, resepsiyona gelmesi söylendi. Büyük yüzleşme başlayabilirdi. 
"merhaba Julide, özür dilerim öncelikle" diyerek söze başladı Suat. 
 Julide sinirden, ne kadar kötü olumsuz kelime varsa hepsini haykırmak istiyordu Suata, 
içinden 10 kadar sayıp, sakince 
"senin burada ne işin var? Neden beni takip ediyorsun, öğrenebilir miyim?" diye  sordu Suata. 
Suat, kelimelerini düzgün seçmesi gerektiğinin farkındaydı:
"Julide, seni ilk gördüğüm andan beri tutuldum sana, bu o kadar farklı ki, daha önce kimseye karşı hissetmedim ben bu duyguları", dedi sakince Julidenin gözlerine bakarak. 
Julide gözlerini  ondan kaçırarak sordu:
"Suat, sana her hangi bir umut verdim mi ben? Ayrıca burada ne işin var, hala cevap vermedin? Nasıl buldun beni?" daha fazla soru sormak istiyordu. 
Suat: "Julide beni anla ne olur, sensiz yapamıyorum, bize bir şans versen? Pişman olmazsın, neden bu kadar olumsuzsun?" diye sordu. 
Julide olumsuz değildi sadece öyle şartlamıştı kendini, kendini aşka kapatmıştı. 
Bunu da belirtmişti ama Suat belli ki anlamayacaktı.
Julide bu konuşmayı sonlandırmak istercesine:" Suat ben kimseyle birlikte olmak istemiyorum, çünkü yeni ve yine bir travma yaşamak istemiyorum, lütfen sen kendine seni hak eden ve seni anlayan birini bul, lütfen bu son uyarım, benden uzak dur, bir birliktelik istemiyorum tek düşüncem mesleğim, aksi halde şikayet ederim seni. 
Neden seni istemiyorum, diye soruyorsun ya, eski eşimin akrabası olman yeterli bir sebep, kısaca olmaz, biz diye bir şey olmaz, anladın mı? Şimdi, izninle dinlenmeye çalışacağım ve lütfen git buradan, bir daha görmek istemiyorum seni" diyerek hızlıca odasına gitti. 
.................................................................. 
Çok tuhaf hissediyordu kendini, hem rahatlamıştı hem de öfke doluydu. 
İlla biriyle mi olmalıydı? Hayır kelimesinin bir hükmü neden yoktu. 
Hayatında, aşk diye bir kahramana yer yoktu....
Yok muydu gerçekten? Belki de sadece hayal kırıklığına uğramak korkutuyordu onu. 
Mesleğine aşıktı, bu aşk da şimdilik yetiyordu ona....!
 Güvenli alanında huzurluydu. 
Devamı gelecek..... 
Aylin Özgür

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.