Gül bahçesinde bir aşk mı başlayacaktı?
Belki hayat güllerle güzel bir başlangıç yapmak için onlara bir şans tanıyacaktı....
....................................................................
Kevin gelmişti Julide'nin yanına, gül bahçesini görünce "çok güzel burası, senin mi? diye sordu Julideye.
" Beğendin mi, evet burası benim, güllerin bakımını ben yapıyorum,
arada düşünmem gereken bir şey varsa burada alıyorum soluğu ve genelde önemli kararlarımı burada veriyorum," dedi Julide Kevine bakıp.
Kevin Julidenin yüzünde farkı bir ifade olduğunu farketti.
Biraz güvensizlik biraz da kararsızlık ama aydınlıktı aynı zamanda.
Babaannesi geldi yanlarına, tek bildiği İngilizce kelime olan " Hoş geldin" ile selamladı Kevini.
Julide konuşulanlara çevirmenlik yaptı bir süre.
Babaanne bahçeden Dedeye seslendi
"Çocuklara kahve yap lütfen az sonra içeri geliyoruz"
Dede zaten onları gözlemliyordu, ağır ağır gidip söyleneni yaptı. Bir süredir kendisini iyi hissetmiyordu.
Kimseyi üzmek istemiyordu bu yüzden halsiz oluşunu kimseye söylemedi, "birde benimle uğraşmasınlar" diye düşündü.
Kevin tüm bahçeyi baştan sonuna kadar gezdi, "çok farklı bir enerji var burada" deyip durdu Julideye.
Eve geçince, Kevin kapının eşiğinde ayakkabılarını çıkardı, açıklama yapma gereği duyarak,
"bende çıkarırım eve girerken" Babaanne ona gülümsedi bu Julidenin hoşuna gitti.
Kevin daha önce Julidenin evlendiğini biliyordu ama tam olarak her şeyi bilmiyordu.
Dede tamamladı tüm hikayeyi.. Anlatılanları dinleyen Kevin, Julide için çok üzüldü, "neler yaşamış bu narin görünüşlü hassas Julide", diyordu içinden.
"O bizim artık manevi torunumuz, bizim yanımızda hep o vardı bizde onun yanındayız her daim" diyerek konuyu kapattı Dedesi.
Julide içinden yine şükür etti.
Hiç düşünmediği bir şey aklına gelir gibi oldu. Ya tam tersi olsaydı, onlar ona sahip çıkıp destek olmasalardı.
Belkide Julide çok farklı yerlerde olurdu, belki de yaşamazdı. Onlardan aldığı güç ile okumuştu, meslek sahibi olmuştu
İçindeki minnet duygusunu her daim göstermekten gocunmazdı Julide.
Sabırsız Dede, "torunumu üzeceksen, şimdiden söyleyeyim senin için iyi olmaz", diye söyleyiverdi Kevine bakıp.
Kevin Türk adetlerini araştırmıştı, flört etmek için de genç değildi artık. Karar verdi Julideyi onlardan isteyecekti, ülkesine geri dönmeden
Sonrası için bakacaktı.
.....................................................................
Küçük yerdi orası, ister istemez kulaktan kulağa yayıldı Kevin ile Julide arasında yaşanan ya da tam olarak henüz yaşanamayan.
Suat duymuştu her şeyi. İçini önlenemeyen kıskançlık kaplamıştı.
Julide ile yüzleşmeye ve içinde sorulmayı bekleyen soruları sormak için kliniğin yolunu tuttu, her şeyi göze almıştı.
Julide bir şeyden habersiz çalışıyordu, son günlerde farklı bir salgın görülmeye başlanmıştı
sindirim sistemine saldıran değişik seyreden bir hastalık türü, bunun için ilçe sağlık kuruluna yazı yazıp gönderdi, cevap bekliyordu onlardan.
Tam hastası yeni çıkmıştı ki, odasına fırtına gibi daldı Suat.
Gözlerinden öfke ve kıskançlık fışkırarak.
"Julide bu olanlar ne, açıklama bekliyorum senden? söyledi sinirli bir şekilde.
Hiddetli bir şekilde içinden her şeyi dağıtıp yok etmek geliyordu.
Julide susup onun hareketlerini izledi bir süre.
Cevap vermek için biraz daha beklemeye başladı
" Sana zaman verdim, sadece anlayış gösterdim, dedim ki biraz mesafeli durursam belki anlar beni, gönlümdeki Sevginin farkına varır, nerede Julide hanım ona İngilizce selam veren yabancıyla ilişkiye başlamış bile" öfke doluydu Suat, bu da söylediklerine yansıyordu.
Julide "Suat bey, önce sakin olun, burası bir hastane, buraya baskına gelir gibi odama izinsiz girip hesap soramazsınız.
Ayrıca özel hayatım sizi hiç ilgilendirmez, bana hesap sorma hakkını nereden buluyorsunuz? Size asla ümit vermedim, gereken cevabı hep verdim, siz duymak ve anlamak istemediniz.
Bir daha tekrarlıyorum, benim özel hayatım sizi ilgilendirmez, benden uzak durun, lütfen çıkın şimdi, hastamı muane etmek istiyorum"dedi Julide, sakince.
İçinden çığlık atmak geliyordu.
Suat ağzında bir şeyler geveledi.
Merkeze gidip, Kevini araştırmaya başladı nasıl girmiş ülkeye, vizesi var mıydı, bunlara bakıp, ülkeden onu kolayca nasıl kovacak buna bakıyordu
Bir şey bulamadı ama daha ilginç bir bilgi bulmuştu Kevinin halihazırda büyük bir şehirde evi vardı ve bir çok ortağının olduğu bir büyük hastanenin de sahibi görünüyordu.
Bunları görünce daha da çok öfke doldu.
Julide o gün yaşadıklarını Kevin ile paylaşmak istiyordu bir an önce.
Suatın Kevinin karşısına çıkması an meselesiydi.
Kevin de başka şeyler anlatmak istiyordu, biraz bilgi biraz da hedefleri ve hayallerinden bahsedecekti.
Gül bahçesinde buluştular, Julide atıştırmalık bir şeyler de yapmıştı. Maksadı birlikte piknik yapıp sohbet etmekti.
Hava istediği gibi, güzel ve güneşliydi.
Hastanede olanları önce mi sonra mı anlatsa bilemiyordu.
Güzel bir yer bulup oturdular, Kevin ona yardım etti. Çaylarını yüdümlarken birbirine bakıp gülümseyip, Kevin söze başladı "Julide nasılsın? Yoğun çalışıyorsun ama dönmeden seninle konuşmam gerekenler ve bilmen gereken bir konu var" deyip Julideye baktı, Julide birden soran gözlerle merakla onun soyleyeceklerini bekliyordu.
"Julide benim iki tane hastanem var, biri ülkemde biri burada büyük bir şehirde orada kendi evim de var arada iş ve imza için gelince orada kalıyorum.
Evim büyük, senin orayı görmeni istiyorum". Julide, bunları duymayı beklemiyordu ama bir şey de söylemesi gerekiyordu.
Ertesi gün cuma olduğu için, iş sonrası gidilebilir, diye düşündü.
"Kevin teşekkür ederim tabii ki seve seve görmek isterim, sana anlatmak istediğim başka bir şey var, bilmen gerek" diyerek Suat hikayesini anlattı Kevine.
Gayet olgun karşıladı "Türk erkekleri hep mi böyle?" diye sordu.
Julide cevap vermedi çünkü hayatına girmek isteyen sadece iki kişi olmuştu bu yüzden genelleme yapmak istemedi.
Ertesi gün için planlarını yaparak, Julidenin hazırladıklarını yemeye başladılar. Kevin o kadar çok iştahla yedi ki, "ellerine Sağlık Julide çok lezzetliydi hepsi, yemek yapmayı ne zaman öğrendin? Yoğun bir öğrencilik hayatın olmuştur diye tahmin ediyorum ve işin var, merak ettim" dedi birden
Julide, "Kevin burada her kız, çocuk yaşta mutfak ile haşır neşir olmak zorunda, ama ben severek yapıyorum, yemek yapmak stresli bir günün ardından bana ilaç gibi geliyor" diye cevapladı.
Aşk ya da ilişki konularına hiç değinmeden bir süre daha sohbet ettiler.
Babaannesi onları camdan izliyordu, "evlilik teklifi yapılır bugün" diyordu kendi kendine.
Kevinin aklında vardı teklif ama yer olarak evini seçmişti bu özel an için, Julidenin ev hakkındaki tepkisinden sonra.
Ertesi gün kiralık bir araçla yola çıkacakken karşılarında yine Suat vardı.
Öfke saçan gözleriyle.
Julide bu sefer ona çok sert çıkıştı ve çalıştığı merkeze şikayet maili attı.
Maili atınca biraz rahatladı
Kevin aracı sürerken, arada Julideye bakıyordu.
Bir şeyler konuşmak istiyordu ama söze nasıl başlayacaktı, bilmiyordu
Julide, "Kevin ülkemiz hakkında ne düşünüyorsun? sordu birden.
Gergin ve sessiz ortamın havasını biraz olsun dağıtmak istemişti. Kısa bir cevap verir diye düşündü ama Kevin ona uzun uzun anlattı, ne zamandır gelip gidiyor, ülkenin olumlu yanlarını olumsuz yanlarını hepsini anlattı.
Yol boyunca sohbet ederken, Kevinin evine ne zaman geldiler fark etmediler bile.
Julideye arabanın kapısını açıp onu evine davet etti.
Julide gördüğü ev karşısında çok şaşırdı, evden çok, bir köşke benziyordu.
Kevin Julidenin şaşkınlığını ne şekilde yoracağını şaşırdı
Julide "çok güzelmiş, burası bahçe de güzel ama biraz bakımsız sanki" dedi, Kevine bakıp.
Evi gezerken Julide hiç konuşmamıştı, Kevin ona ev hakkında bilgiler verdi.
"Evi çok beğendim, hiç böyle düşünmedim, bir iki odadan oluşan bir daire sanmıştım ilk anlattığında" dedi, evin ihtişamı başını döndürmüştü.
Kevin tanıdık bir arkadaşına, evde hazırlık yaptırmıştı ufak tefek yemek ve içeçek
"Çiçekleri de güzel bir yere saklamış, neyse ki" diye düşündü Kevin
Lazım olacaktı çiçekler.
"Julide baya yol geldik, bir şeyler yeriz değil mi" diye sordu Julideye bakıp.
"Senin kadar yemek konusunda maharetli değilim, ama hazır olan yemeği ısıtma konusunda iyiyimdir" deyip, Julideye baktı
Julide "yardım edeyim," dedi.
"istersen sen masayı hazırla bildiğin gibi, kaşıklar ve tabaklar şu dolapta, istersen birlikte yapalım" dedi sonunda, Julideye iş buyuruyormuş gibi algılanmak istemedi.
Julide ile birlikte hiç görev dağılımı yapmadan, sanki sözlü olarak anlaşmışlar gibi hazırladılar masayı, yemekler hazırdı oturup yediler.
Masayı da birlikte toplayıp sohbet etmeye devam ettiler.
Kevin, Çay içelim mi? diye sordu Julideye
O da "olur dedi duvarda asılı duran resme bakarak.
Çayları getiren Kevine," teşekkür ederim çay ve yemekler için" dedi
Kevinin aklında bir plan vardı Julide "hadi geri dönelim" demeden şimdi tam vakti diye düşünerek
İzin alarak yerinden kalktı, Julide bir şeyden şüphe etmedi. Arkasına çiçekleri saklayarak odaya geri geldi Kevin, kalbi beyninde atıyordu sanki, Julidenin önünde diz çöktü ve.....
"Julide seni gördüğüm ilk an, işte dedim aradığım kişi bu, bu yüzden hep yakın olmaya ve seni tanımaya çalıştım, her an kırılacak gibi narin ama bir o kadar da güçlüydün.... Sözü fazla uzatmadan "benimle evlenir misin?" diye soruverdi. Julide çok şaşırdı, ne diyeceğini bilmiyordu
" Kevin böyle bir şey beklemiyordum, ne diyeceğimi bilmiyorum" dedi hızlıca.
"Bilmiyorum, cevap olarak kabul etmiyorum Julide ya evet diyeceksin ya da hayır", dedi muzip bir şekilde gülümseyerek.
Julide, "evet" dedi gözlerini iki eliyle kapatarak.
Kevin elinde tuttuğu yüzüğü Julidenin parmağına taktı, ilk kez elleri birbirine değdi
Kevin elini daha sıkıca tutarak "bu eller hiç ayrılmasın" dedi.
Julide evet anlamında kafasını salladı
Çiçekleri unuttuğunu farketti, "hiç bir detayı da unutmamışsın, diyordu Kevine bakarak.
Birbirine bakıp ve anın büyüsüne kapılıp, bir süre öyle kalakaldılar, sanki bir Ressama poz veriyor gibi görünüyorlardı.
Evet poz veriyorlardı ama bir Ressama değil hayata poz verip biz mutlu olacağız diyorlardı.
Ruhları birbirini bulmuştu belli ki.
Ruhların birbirine aşık olduğu, büyülü bir an............................................................
Büyülü anların, kötü haberle yerle bir olma gibi alışkanlıkları vardır.
Julidenin bir süredir kendini iyi hissetmeyen ve bunu kimseye anlatmayan dedesi vefat etmişti.
Bazı anlar vardır, sonsuz gibi gelen, bazı anlar ise asla istenmeyen
Mutluluk eşittir mutsuzluk mu, gerçekten?
...... Aylin Özgür......................