Ahh, benim bacaklarım şimdi sağlam olacakti ki
hemen koşa koşa gidip kadının dayak yemesini engelleyecektim,
diye içimden geçirdiysem de bunun kimseye bir faydası olmayacaktı.
Keşke, kavgaya şahit olanlar bir şeyler yapabilseydi.
Biz ne zamandan beri bu kadar duyarsız olduk?
Polisi aradım ama günün bu saatlerinde hep trafik olur istanbul'da.
Gelmeleri uzun sürebilir.
-Karı koca kavgası mı? diye sordular ilginç bir soru gerçekten
Kadın kocasından dayak yiyebilir mi?
Diye sorsam da, tam olarak cevap alamadım.
Buna hakkı mı var?
Ne kadar süredir tekerlekli sandalyeye mahkumum tam olarak unuttum.
5yıl, 6 ay mı? Yoksa 6 yıl mı? Sahi neden artık eskisi gibi doktor kontrollerine de gitmez olmuştum?
Umudumu mu kaybettim?
Tüm yapılan tetkikler sonucunda hepsi sözleşmiş gibi bir ağızdan,
"üzgünüz henuz bu konuda tıp ilerlemiş değil,
sinirleriniz duyarlılığını kaybetmiş, ameliyat olsanız bile bu sizi iyileştirir," diyemeyiz.
"Hiç bir şeyin garantisi yok."
aynı cümleyi tekrarlayıp duruyorlar.
Bunu artık kaçıncı kez duyuyorum.
Keşke yürüyebilsem, oysa benim hayalim koşmaktı.
Koşabilseydim şimdi bu kadının dayak yemesini önleyebilirdim.
Koşabilseydim dün tramvaya yetişirdim, benim için son olan doktor randevuma geç kalmazdım.
Tekerlekli sandalye sayesinde yaşamımı sürdürsemde bazı konularda o da çaresiz.
Derdimi onunla paylaşsam da hep sessiz kalıyor ya da hayat öyle ya da böyle devam ediyor diyor adeta bana dönen tekerlekleri ile.
Sahi zaman ilerliyor değil mi?
Benim için durdu, sanki.
Yürümeyi bırakıp en yakınım tekerlekli sandalye olduğu günden beri benim için zaman durdu.
Sahi saat kaç?
Hangi senedeyiz?
Farkında değilim.
Nişanlım da bu yüzden terketti beni.
-Ben sana bakamam, diyerekten. "Aileme bakmakla da yükümlüyüm.
Hem işe gidip hem de sana nasıl bakabilirim?"
Oldu son sözü.
Oysa biz ikimiz de çalışacaktık.
Öyle konuşmuştuk.
Evet ben hala masa başı işimde tam gün olmasada çalışıyorum ama nişanlım için bu yeterli olmadı.
Hayalleri vardı onun, ondan bile büyük hayalleri. Araba alacaktı kendine, borcunu da ben ödeyecektim.
Çünkü o ailesine de bakmalıydı.
Düğün bir günlük eğlenceden ibaret olsa da, evlilik bir ömür boyu.
Sevgi, aşk, beraberlik bile tekerlekli sandalyeye takılabiliyor.
Sahi sandalye bıkmadın mı benden? Yıllardır beni taşıyan sensin, arada dertlerimi sessizce dinleyen de sen.
Şikayetlerimi saymıyorum bile.
Sokaklar biz tekerlekli sandalye ile yaşama tutunanlar için çok tehlikeli.
Bu yüzden 20 dakikalık işe 60 dakikada ulaşıyorum.
Karşıdan karşıya geçmek büyük mücadele istiyor.
Kaldırımda hareket etmek ise bazen aşırı sabırlı ya da sağır ve kör olmanı gerektiriyor.
Ya da çeşitli hakaretlere hazır cevap olmalısınız. Ya da sadece susmalısınız.
Bir de kadınsan'ız daha da zor.
Bu hayat bizden susmamızı mı istiyor?
Diye sormadan edemiyorsunuz.
Kadınsan'ız hayat hep zor size.
Yine komşuma yardım edemedim, kahretsin!
Neden hep kadınlar çeşitli şekillerde şiddete mağruz kalıyor?
Susmaları, neredeyse çok mutlu bir kadını oynamaları beklenir, sahi tersi olsaydı ne olurdu?
Biraz empati kurun!!!
Yoksa siz empati nedir bilmiyor musunuz?
Hiç gerek yok!!!
Sözde herkes insan olsada, özümüze gelince bunu unutuyoruz biz.
Yazık!!!
En mutlu anlar sizinle olsun
An'da kalın.
Sevdikleinizin kıymetini bilin.
Her daim bir umut vardır
Aylin Özgür