Nasıl anlaşılıyordu insan?
Konuşunca mı?
Susunca mı?
İçine atıp, sözleri derine gömünce mi?
Hangi müzik iyi geliyordu ruhumuza?
Sözlerinde isyan olan mı?
Yoksa sıradan hayatları anlatan mı?
Sahi neydi insan?
Dünyaları keşfeden mi?
Yoksa hırslarının kurbanı olan mı?
Geç kalınca mı, anlıyorduk gerçekleri?
Yoksa tahmin yürüterek mi?
Nasıl tanıyorduk insanları?
Soru sorarak mı?
Gözlemleyerek mi?
Sahi neydi önemli olan?
Biz mi?
Başkaları mı?
Kıyamadıklarımız mı?
Nereye gidiyorduk biz?
Nelerden kaçıyorduk?
Kendimize mi?
Kendimizden mi?
Zorlu muydu geçtiğimiz yollar?
Bize tecrübe kazandıran hatalar mı?
İnsanlara yüklediğimiz değerin hayal kırıklığı mı?
Bizi olgunlaştırdı?
Neydi emek?
Çok uğraştığımız mı?
Uğruna çok yorulduğumuz mu?
Bir türlü kıymet bilemediğimiz mi?
Gündüzler mi güzeldi, yoksa geceler mi?
Hangisinde gerçek bizdik?
Yoksa henüz biz, biz olamadık mı?
Ne çok soru, duymaya hazır olmadığımız cevaplarla dolu.
Her daim bir umut vardır
Aylin Özgür