Bir süredir bu anne ile yavrusunu misafir ediyoruz.
Bahçede otururken köşedeki alet sandığının altından tıkırdılar geliyordu.
“Komşu kediler geçiyordur,” “belki faredir” derken, bir gün sesin sahibi yumuk yumuk yürüyerek ortaya çıkıverdi.
Minik meraklı gözleriyle, etrafı koklaya koklaya ilerleyen bir kirpicik.
Önüne biraz su ve kedi maması…
Nasıl acıkmış, kıtır kıtır başını kaldırmaksızın yedi bitirdi.
Adını Bıcır koyduk.
Sonraki günlerde bir baktık önce Bıcır çıktı, ardından yumul yumul bir yavrucuk…
Bizimki yavrusunu da gezmeye çıkarmış.
Yavrunun önünde ardında yürüyor, kokluyor, kolluyor…
Belli ki miniği yaşama hazırlıyor her anne gibi…
Salatalık koyuyorum, arada kedi maması bir avuç.
Bir arkadaşım domates, elma dedi; evde pişerse minicik tavuk lokmaları…
Kirpiler bahçedeki böcekleri, solucanları, salyangozları da yiyorlarmış.
Öyle ok falan atmıyorlar, yaklaşınca biraz tedirgin gözlerle bakıyorlar size.
Kendi hallerinde yaşıyorlar işte.
Her canlı gibi doğaya fayda sağlıyorlar.
Çoğu kez yiyecek ve su bulmakta zorlanıyorlar.
Diğer sokak hayvanları gibi.
Bu sıcaklarda hepsi su arıyor orada burada. Kuşlar, kediler, köpekler, kaplumbağalar, hatta arılar, karıncalar bile.
Bulduğumuz yerlere yoğurt, peynir kaplarında su, varsa biraz mama.
Evden artan yemeklerden, yeşilliklerden.
Elimize ne geçerse işte.
Kardeş kardeş yaşayalım şu dünyada.
Biz misafir, onlar misafir…