Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Dilek Tuna Memişoğlu
Köşe Yazarı
Dilek Tuna Memişoğlu
 

Anadolu Kokulu Yazılar -23- Bir Aşure Öyküsü - Nuh Nebiden Kalma

  Bugünlerde evlerimizde pişen aşureler, damağımızda tatlı bir iz bıraktığı gibi, geçmişten de öyküler anlatır bize. Kim bilir kaç evde umutla, dualarla kaynatıldı yüz yıllarca.  Kim bilir nice damağı lezzetlendirdi... “Aşure günü” dediğimiz zamanda, mühim olaylar yaşamış insanlık. Acılar, sevinçler, hüzünler, ayrılıklar, savaşlar... Aşure Kerbela Olayı’nı hatırlatır bize...  Yitirilen canları.  Savaşların kötü yüzünü.  Barışın, kardeşliğin yüceliğini... Aşure, Nuh Tufanıdır… Tüm canların dolduğu kocaman bir gemidir hayalimizde. Sular çekilip, gemi Cudi Dağı’nın tepesine oturduğunda kurulan, insanlığın başında toplaştığı büyük kazandır.  Ambarda ne var ne yoksa bir-iki avuç, fasulye, bulgur, buğday, türlü yemiş ve meyvelerle pişirilen aştır… Ninelerimizin mutfağından bizim mutfağımıza kadar değişmeden gelen “özel tarif” tir. Aşure berekettir, dağıttıkça çoğalan, lezzetlenen... Benim de baş tacı tatlımdır… Senede bir kez olsun evimin misafiridir... Bu yıl da zamanı geldi bu güzel lezzetin.  Mutfağı şöyle bir karıştırdım, ne var ne yok diye.  Aşurelik buğdayı, kuru fasulyeyi önceden haşlayıp hazırlamıştım.  Biraz şeker.  Kararınca su.  Bulduğum kuru meyveleri iyice yıkayıp minik minik doğradım.  En son onları kattım.  Bir iki taşım daha kaynadı.  Aşure hazır... Geriye süslemesi; eşe, dosta, komşulara dağıtma işi kaldı... Nasıl ki onca malzemenin birleşimi, ortaya uyumlu, kendine has bir lezzet çıkarıyor. Fasulyeyle nohut şekerle, meyveyle hemhal oluyor. Bu tat insanları da birleştiriyor.  Bir küçük kap aşure dostlukları pekiştirmeye yetiyor çoğu kez. Ne kadar çok paylaşılırsa o kadar tatlanıyor, kıymetleniyor.  Tencereyi karıştırırken içine bildiğim tüm güzel duaları, iyi niyetleri, sevgi cümlelerimi fısıldıyorum. Kime ulaşırsa, kim tadına bakarsa iyilik, güzellik, bereket, barış ve  şifa versin diye... Mutfağımda pişen bu lezzet, tabak tabak tabak sevgi olarak ulaşıyor etrafa. Onu anlattığım cümlelerim kelime kelime, harf harf evrene yayılıyor.  “Birlik, bütünlük içinde olun ey insanlık” diyor kâsedeki aşureler… "Tıpkı benim içimdeki tanelerin uyumu gibi, siz de yakalayın bu tadı dünyada"…     
Ekleme Tarihi: 18 Ağustos 2022 - Perşembe

Anadolu Kokulu Yazılar -23- Bir Aşure Öyküsü - Nuh Nebiden Kalma

 

Bugünlerde evlerimizde pişen aşureler, damağımızda tatlı bir iz bıraktığı gibi, geçmişten de öyküler anlatır bize.
Kim bilir kaç evde umutla, dualarla kaynatıldı yüz yıllarca. 
Kim bilir nice damağı lezzetlendirdi...
“Aşure günü” dediğimiz zamanda, mühim olaylar yaşamış insanlık.
Acılar, sevinçler, hüzünler, ayrılıklar, savaşlar...
Aşure Kerbela Olayı’nı hatırlatır bize... 
Yitirilen canları. 
Savaşların kötü yüzünü. 
Barışın, kardeşliğin yüceliğini...
Aşure, Nuh Tufanıdır…
Tüm canların dolduğu kocaman bir gemidir hayalimizde.
Sular çekilip, gemi Cudi Dağı’nın tepesine oturduğunda kurulan, insanlığın başında toplaştığı büyük kazandır. 
Ambarda ne var ne yoksa bir-iki avuç, fasulye, bulgur, buğday, türlü yemiş ve meyvelerle pişirilen aştır…
Ninelerimizin mutfağından bizim mutfağımıza kadar değişmeden gelen “özel tarif” tir.
Aşure berekettir, dağıttıkça çoğalan, lezzetlenen...
Benim de baş tacı tatlımdır…
Senede bir kez olsun evimin misafiridir...
Bu yıl da zamanı geldi bu güzel lezzetin. 
Mutfağı şöyle bir karıştırdım, ne var ne yok diye. 
Aşurelik buğdayı, kuru fasulyeyi önceden haşlayıp hazırlamıştım. 
Biraz şeker. 
Kararınca su. 
Bulduğum kuru meyveleri iyice yıkayıp minik minik doğradım. 
En son onları kattım. 
Bir iki taşım daha kaynadı. 
Aşure hazır...
Geriye süslemesi; eşe, dosta, komşulara dağıtma işi kaldı...
Nasıl ki onca malzemenin birleşimi, ortaya uyumlu, kendine has bir lezzet çıkarıyor.
Fasulyeyle nohut şekerle, meyveyle hemhal oluyor.
Bu tat insanları da birleştiriyor. 
Bir küçük kap aşure dostlukları pekiştirmeye yetiyor çoğu kez.
Ne kadar çok paylaşılırsa o kadar tatlanıyor, kıymetleniyor. 
Tencereyi karıştırırken içine bildiğim tüm güzel duaları, iyi niyetleri, sevgi cümlelerimi fısıldıyorum.
Kime ulaşırsa, kim tadına bakarsa iyilik, güzellik, bereket, barış ve  şifa versin diye...
Mutfağımda pişen bu lezzet, tabak tabak tabak sevgi olarak ulaşıyor etrafa.
Onu anlattığım cümlelerim kelime kelime, harf harf evrene yayılıyor. 
“Birlik, bütünlük içinde olun ey insanlık” diyor kâsedeki aşureler…
"Tıpkı benim içimdeki tanelerin uyumu gibi, siz de yakalayın bu tadı dünyada"…

  

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.