Fotoğrafta elimde duran şahane minnak şeyler bahçenin son mahsullerinden…
Yaz boyunca çok olmasa da arada birkaç tanesi soframızı şenlendirdi.
Dalından koparmak, mis kokusunu içimize çekmek, günde ısınmış halini avuçlarımızda hissetmek bile mutluluk sebebi elbette.
Artık güzün son sıcaklarında tek yük kalanları da topladık mı elvedasını yapacak canım domatesler.
Kızarmakta geciken yeşilleri turşu veya bulgurlu domates yemeği olmaya aday.
Bu kırmızı lezzeti bizler kadar seven başka bir millet var mıdır bilmem.
Her yemeğimize giriyor neredeyse.
Her daim mutfağımızda baş köşede.
Mevsim güzden kışa evrilirken domatesle daha bir haşır neşir ellerimiz.
Evlerden buram buram domates kokuları gelmekte.
Maharetli eller yazın bu kırmızı nimetini kavanozlayıp kışa saklama telaşında.
En kırmızı, etli, sulusu seçilip, özenle yıkanıyor; tencerelerde, kazanlarda kaynatılıp sıcak sıcak kavanozlanıyor.
Yemeklik doğrayıp derin dondurucuda küçük poşetlerde saklayanlar da var.
Cesaret edip salça işine girişenler de.
Tarifler benzer, her birine değen el lezzeti biribirinden eşsiz..
Ben henüz hiçbirini yapmadım.
Geç kalmış da olabilirim…
Küçük küçük doğrayıp birer yemeklik buzluğa atmak niyetindeyim.
Yazısını yazıp buraya koydum, kendini hazırlayıp dolaba yerleştirmek nasib olur inşallah…
Yazdan kış hazırlığına koyulan maharetli ellere selam olsun, diyeyim…
Sofranız bereketli, ağzınız tatlı olsun; afiyetle, sevdiklerinizle yiyin tüm yaptıklarınızı…