Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Dilek Tuna Memişoğlu
Köşe Yazarı
Dilek Tuna Memişoğlu
 

Anadolu Kokulu Yazılar - 3- Ah Cânım Zeytin Ağaçları

Ah cânım ağaçlar, yıllar yılı bu topraklara kök salıp, bize kol kanat gerdiniz de biz size rahat vermedik bir türlü… Dalınızı budağınızı kırmaktan usanmadık, utanmadık… Oysa durup dinleyebilseydik sesinizi, kıyar mıydık hiç? Elimizde balta, gözümüzde hırs, dalabilir miydik asırlık bedenlerinize? Bu yazıyı geçtiğimiz yıl bir zeytin ağacının gölgesinde soluklanırken hayâl etmiştim. Tekrar koymak istedim ve diledim ki dokunulmasın artık bu ağaçlara… BİR ÖLÜMSÜZ AĞAÇ VARMIŞ Söylenceler hep ilgimi çeker, nerede görsem okurum. Geçmişten bugüne gelen, yazılan, anlatılan masallar, hikâyeler… Bir anlatıya göre tufan sonrası Nuh Peygamber, suların çekilip çekilmediğini anlamak için güvercin uçuruyor gemiden. Güvercin bir iki uçup geliyor.  Sonuç olumsuz... Sonra bir geliyor ki ağzında zeytin dalı… Nuh Peygamber ve gemidekiler anlıyorlar ki sular çekilmiş… O gün bugündür ağzında zeytin dalı tutan güvercin barışın, huzurun, ümidin, bolluk ve esenliğin sembolü görülür. Karşılaştığım, selamlaştığım, yapraklarını dallarını sevdiğim, altında oturup dinlendiğim zeytin ağaçları, geçmişle gelecek arasında köprü kuruyorlar yoluma… Binlerce yıl yaşayan bu ağaçlara, “ölmez ağaç”, “kutsal ağaç”, “barış ve yaşam ağacı”demiş insanlık. Sevmiş saymışlar hep… O değerli tanelerinden yemişler, yağını çıkarıp kullanmışlar. Nasıl böyle güçlüsün, nasıl dayanıyorsun yılların yüküne, ne çok seviliyorsun güzellik?diyorum. “Size örnek olsun duruşum” diyor bilgece…  “Yılmayın, yorulmayın, dimdik ayakta durun, çalışın, çabalayın, meyve verin, dal budak sarın dünyaya” “Sevin, sevilin, yakıp yıkmayın” “Barış olsun diliniz, ak pak kalsın gönlünüz” “Nasıl benim dallarım barışa uzanıyorsa, siz de hep biriniz barış dalları uzatsın diğerine; karşılıksız, çıkarsız, sevgiyle.” Sen hep toprağa da göğe de dal budak sar, hep yaşa, deyip sarılıyorum gövdesine… Seni gördükçe güç alalım hayattan. Dalların, yaprakların bizlere hep barışı hatırlatsın. İnsanca yaşamayı belletsin… Ve ben, her gün tabağıma koyduğum o kıymetli tanelerinde, ışıklı yağında, iyi ki var zeytin ağacı, diyeyim… İyi ki dünyamızda olmuşsun  Seni seviyoruz dalları barış taşıyan altın ağaç…                                                            
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2022 - Cuma

Anadolu Kokulu Yazılar - 3- Ah Cânım Zeytin Ağaçları

Ah cânım ağaçlar, yıllar yılı bu topraklara kök salıp, bize kol kanat gerdiniz de biz size rahat vermedik bir türlü…
Dalınızı budağınızı kırmaktan usanmadık, utanmadık…
Oysa durup dinleyebilseydik sesinizi, kıyar mıydık hiç?
Elimizde balta, gözümüzde hırs, dalabilir miydik asırlık bedenlerinize?
Bu yazıyı geçtiğimiz yıl bir zeytin ağacının gölgesinde soluklanırken hayâl etmiştim.
Tekrar koymak istedim ve diledim ki dokunulmasın artık bu ağaçlara…

BİR ÖLÜMSÜZ AĞAÇ VARMIŞ
Söylenceler hep ilgimi çeker, nerede görsem okurum.
Geçmişten bugüne gelen, yazılan, anlatılan masallar, hikâyeler…
Bir anlatıya göre tufan sonrası Nuh Peygamber, suların çekilip çekilmediğini anlamak için güvercin uçuruyor gemiden.
Güvercin bir iki uçup geliyor. 
Sonuç olumsuz...
Sonra bir geliyor ki ağzında zeytin dalı…
Nuh Peygamber ve gemidekiler anlıyorlar ki sular çekilmiş…
O gün bugündür ağzında zeytin dalı tutan güvercin barışın, huzurun, ümidin, bolluk ve esenliğin sembolü görülür.
Karşılaştığım, selamlaştığım, yapraklarını dallarını sevdiğim, altında oturup dinlendiğim zeytin ağaçları, geçmişle gelecek arasında köprü kuruyorlar yoluma…
Binlerce yıl yaşayan bu ağaçlara, “ölmez ağaç”, “kutsal ağaç”, “barış ve yaşam ağacı”demiş insanlık.
Sevmiş saymışlar hep…
O değerli tanelerinden yemişler, yağını çıkarıp kullanmışlar.
Nasıl böyle güçlüsün, nasıl dayanıyorsun yılların yüküne, ne çok seviliyorsun güzellik?diyorum.
“Size örnek olsun duruşum” diyor bilgece… 
“Yılmayın, yorulmayın, dimdik ayakta durun, çalışın, çabalayın, meyve verin, dal budak sarın dünyaya”
“Sevin, sevilin, yakıp yıkmayın”
“Barış olsun diliniz, ak pak kalsın gönlünüz”
“Nasıl benim dallarım barışa uzanıyorsa, siz de hep biriniz barış dalları uzatsın diğerine; karşılıksız, çıkarsız, sevgiyle.”
Sen hep toprağa da göğe de dal budak sar, hep yaşa, deyip sarılıyorum gövdesine…
Seni gördükçe güç alalım hayattan.
Dalların, yaprakların bizlere hep barışı hatırlatsın.
İnsanca yaşamayı belletsin…
Ve ben, her gün tabağıma koyduğum o kıymetli tanelerinde, ışıklı yağında, iyi ki var zeytin ağacı, diyeyim…
İyi ki dünyamızda olmuşsun  Seni seviyoruz dalları barış taşıyan altın ağaç…                                                        

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.