Günlerin bereketi mi kalmadı?
Aylar niye böyle çabucak bitiyor?Mevsimler bile tam yaşamadan değişti, diyoruz ya hani…
Sonbahara girdik, hoşgeldin Eylül derken, işte sevgili Kasım bugün 1 dedi bizlere…
“Kasımın ilk günü bir şeyler yazsam” diye düşündüm, şöyle şu güzel ayı karşılasam…
Yaz boyu neredeyse her gün nefes almaya altına kaçtığım ağaç yapraklarını sararttı çoktan, üstüme de uçuruyor arada. Yapraklardan birkaçı benimle dolaşıyor her seferinde…
Güneş “az ısıtsa” diye gözüne bakıyorum, dalların arasından elini uzatıyor, tutuyorum, sıcak ama hemen geri çekiyor.
Biraz dursam üşüyüp içeri kaçıyorum.
Ağaçtaki son inciri yedim geçen sabah, ayvalar dallarda sarı sarı…
Bu mevsim ayva ağaçları pek bir bereketli sanki.
Hangisinin yanından geçsem meyve dolu.
Eskiler “ayva çok oldu mu kış sert geçer” derlerdi…
Dallarda sarı ayvaları gördükçe bir yanım buruk bu yüzden.
Sahi, sert geçerse insanlar nasıl ısınacak bu pahalılıkta?
Dünya zaten kış alarmı vermekte, tedbir alın diye…
Ya sokak canları?
Hava karardı mi buz kesiyor sokaklar.
İçlerini ısıtacak bir parça mama telaşında.
Hayvancıklar kuytu köşelere sığınmakta.
Bahçede misafir kedi Pamuğumuz pek sessiz ve garip.
Yuva yapmalı acilen.
Sokaklarda yaşayan evsiz insanlar peki?
Altlarına serdikleri karton, üstlerindeki ince örtü ısıtır mı onları?
Çöpten çıkarıp yedikleri ekmek doyurur mu karınlarını?
Kitap, defter, beslenme, kıyafet yoksunluğundaki çocuklarımız, gençlerimiz için ne diyeceğiz?
“Kasımda Aşk Başkadır” yazmak isterdim aslında…
Sıcak evlerde, battaniyenin yumuşaklığında camdan dışarıyı seyrederken çayını, kahveni yudumlamak ne keyiflidir doğrusu.
Ya da ağzını yakan tarçınlı bir salep…
Sevdiğinin eli elinde, paltona sarılıp yeni çıkan bir filme gitmek belki…
Sonrasına sıcacık bir kafede muhabbet…
Kasım hepimize merhaba dedi bugün, hepimizin avucuna başka başka şeyler bıraktı.
Sarı sıcak gülüşler olsa keşke her yüzde, kış mevsimine her şeyiyle tam girse tüm canlar Kasım geçidinden…