“İlk kitabım "kadın öyküleri" anlatmalı demiştim kendime...
Sözüm vardı tüm çileli kadınlara…
Öyle de oldu.
“Anadolu Kokulu Kadınlar” daki öyküler bu hayalden doğdu.
“Sayfanda hep olumlu cümleler kurup bizi motive ediyorsun, kitaptaki kadın öyküleri yüreğimizi üzüyor” diyen can dostlarıma:
“Tam da bunu yapmak istiyorum işte” diye cevap veriyorum her seferinde.
Amacım bu konuda farkındalık oluşturmak…
Kadınlarımızın sesini duyurmak, cümlelerimle yanlarında olmak…
Benim anlattıklarım ne ki…
Gerçek hayatta her gün daha acı öyküler duyuyoruz.
Öldürülen, yaralanan, hayatı boyunca sakat bırakılan kadınlar, kızlar, analar, bacılar…
Sadece fiziksel şiddet değil kadınlarımızın yaşadıkları.
Yok sayılmak, sözlü saldırı, taciz, az maaşla zor koşullarda çalıştırılmak, küçük yaşta evlendirilmek, okuma hakkı elinden alınmak, yoksulluktan okuyamamak, küçümsenmek, trafikte sıkıştırılmak ve daha neler neler…
Bunlar da şiddet değil de nedir ya…
Üzülmek çözüm değil, bir şeyler yapmalı.
Ben cümlelerim yettiğince yazmaya devam edeceğim.
Hepimiz bu çirkin ve üzücü tablonun renklerini değiştireceğiz, değiştirmeliyiz.
Bir başkası eğiterek, diğeri iş imkânı sağlayarak, kızların elinden tutup okutarak…
Bu listeye herkesin ekleyecek bir cümlesi, yapacak bir dokunuşu vardır.
Hepimiz çözümün bir parçasıyız, haydi el verelim, gönül verelim hep birlikte…
#25KasımKadınaYönelikŞiddeteKarşıUluslararasıMücadeleGünü
#kadınaşiddetehayır