Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Dilek Tuna Memişoğlu
Köşe Yazarı
Dilek Tuna Memişoğlu
 

Anadolu Kokulu Yazılar -37- Bir Bereket Lazım Bize

Dün kendimi canlandırıp masanın üstünde, çekmecesinde biriken ne varsa ayıklamaya koyuldum. Hastalık sırasında gözü evin her köşesini dağınık gören bir ben değilim, eminim bundan. Yatarken sanki tüm tozlar önümüzden resmi geçit yapar, eğik duran çerçeve, dolabına yerleşmeyi bekleyen çamaşırlar, bitmemiş işler seslenir durur. “Bir durun yahu, az kendime gelince yapacağım” diye etraftaki işlere laf yetiştiren iç sesinizi “ilaç aldın az uyu sonra konuşursun” diye susturursunuz. Damarlarınızda biraz sağlıklı kan dolaşmaya başlar başlamaz da yerinizden fırlayıp pijamaları, sabahlığı, nevresimleri makinaya attığınız gibi bir kahve ya da çay yaparsınız kendinize. Bazıları da kendini dışarı salar ya hani, ben evde kalanlar grubuna giriyorum. Hissettiğim ilk iyilik enerjisini evdeki işlere harcamazsam olmaz. Çalışma masası gözüme batıp duruyordu zaten. Kahvemi yapıp, radyoda sesli kitabımı da açınca en mutlu ben oldum. Ruhum kuş hafifliğinde sanki. Çekmeceleri döktüm. “İşe yarar” diye elime geçeni biriktirmişim.  Küçük not kâğıtlarına bile kıyamıyorum. Çocukların yarım defterleri benim müsveddelerim oluyor. Kâğıt zaten en kıymetli şeylerden şu günlerde. Aklıma bir şey gelirse tek cümle de olsa yazacağım. Hazırda dursunlar köşede. Kalemler, zarflar, yazılmış küçük sevgi notları, kırılıp tamir isteyen takılar, hafıza kartları, faturalar, tüm ailenin vesikalık fotoğrafları, hepsi benim masanın çekmecesinde lazım olmayı bekliyorlar. Atılacaklar da birikmiş epey.  Onlar da ayıklanıp geri dönüşüme. Kâğıtlar ayrı yere. Hele piller, onları gelişigüzel çöpe atmak zararlı, doğruca pil kumbaralarına, çoğu yerde var, biraz arayıp sormak gerekiyor. Ayıkla düzenle, yerleştir, toz al derken, pencereden atıştırmaya başlayan karı görüyorum. Bir heyecan dışarı koşuyorum, minicik minicik yağıyor. Elimi uzatıyorum, “hoşgeldiniz, ne iyi ettiniz, nasıl bekliyorduk sizi bir bilseniz…”Tatlı bir serinlikle düşüp, hemen eriyorlar avucumda. Şehrimde bu yıl selamlaştığım ilk kar taneleri yüreğime serpilerek çoğalıyor. Hem bereket, hem sağlık yağıyor sessizden üzerimize.  “Şifalanalım” diye bin müjdeyle iniyorlar yeryüzüne. “Bunun üstüne bir kahve daha içilir” diyorum. Kendimce kutsayıp, şükrediyorum karın gelişini. Çünkü kuraklık söylemleri canımı sıkmakta. “Su az, gıda zorluğu yaşanabilir” uyarıları… Hastalıkların bu denli yaygınlaşması… Bir bereket lazım bize… Topraklarımıza, yüreklerimize. Ne yapmalı, nereden başlamalı? Önce kendi içimizden, odamızdan, masamızdan, evimizden belki de düzene, temizliğe, sadeliğe ve şifalanmaya… Sonra sokak kapısını açıp dışarıyı adımlarız, cebimizdeki iyilik tohumlarını saça saça yürürüz işte. Nolur devam edin kar taneleri, üstümüze üstümüze serpilin. Bembeyaz edin ortalığı,  BEMBEYAZ… Şu kasvet dağılsın biraz,  BEREKET gelsin topraklarımıza, yüreklerimize… Nasıl ihtiyacımız var bir bilseniz, Ah bilseniz…
Ekleme Tarihi: 08 Ocak 2023 - Pazar

Anadolu Kokulu Yazılar -37- Bir Bereket Lazım Bize

Dün kendimi canlandırıp masanın üstünde, çekmecesinde biriken ne varsa ayıklamaya koyuldum.

Hastalık sırasında gözü evin her köşesini dağınık gören bir ben değilim, eminim bundan.
Yatarken sanki tüm tozlar önümüzden resmi geçit yapar, eğik duran çerçeve, dolabına yerleşmeyi bekleyen çamaşırlar, bitmemiş işler seslenir durur.
“Bir durun yahu, az kendime gelince yapacağım” diye etraftaki işlere laf yetiştiren iç sesinizi “ilaç aldın az uyu sonra konuşursun” diye susturursunuz.

Damarlarınızda biraz sağlıklı kan dolaşmaya başlar başlamaz da yerinizden fırlayıp pijamaları, sabahlığı, nevresimleri makinaya attığınız gibi bir kahve ya da çay yaparsınız kendinize.

Bazıları da kendini dışarı salar ya hani, ben evde kalanlar grubuna giriyorum.
Hissettiğim ilk iyilik enerjisini evdeki işlere harcamazsam olmaz.
Çalışma masası gözüme batıp duruyordu zaten.
Kahvemi yapıp, radyoda sesli kitabımı da açınca en mutlu ben oldum. Ruhum kuş hafifliğinde sanki.

Çekmeceleri döktüm.
“İşe yarar” diye elime geçeni biriktirmişim.  Küçük not kâğıtlarına bile kıyamıyorum.
Çocukların yarım defterleri benim müsveddelerim oluyor.
Kâğıt zaten en kıymetli şeylerden şu günlerde.
Aklıma bir şey gelirse tek cümle de olsa yazacağım. Hazırda dursunlar köşede.
Kalemler, zarflar, yazılmış küçük sevgi notları, kırılıp tamir isteyen takılar, hafıza kartları, faturalar, tüm ailenin vesikalık fotoğrafları, hepsi benim masanın çekmecesinde lazım olmayı bekliyorlar.

Atılacaklar da birikmiş epey. 
Onlar da ayıklanıp geri dönüşüme.
Kâğıtlar ayrı yere.
Hele piller, onları gelişigüzel çöpe atmak zararlı, doğruca pil kumbaralarına, çoğu yerde var, biraz arayıp sormak gerekiyor.
Ayıkla düzenle, yerleştir, toz al derken, pencereden atıştırmaya başlayan karı görüyorum.

Bir heyecan dışarı koşuyorum, minicik minicik yağıyor.
Elimi uzatıyorum, “hoşgeldiniz, ne iyi ettiniz, nasıl bekliyorduk sizi bir bilseniz…”Tatlı bir serinlikle düşüp, hemen eriyorlar avucumda.

Şehrimde bu yıl selamlaştığım ilk kar taneleri yüreğime serpilerek çoğalıyor.
Hem bereket, hem sağlık yağıyor sessizden üzerimize. 
“Şifalanalım” diye bin müjdeyle iniyorlar yeryüzüne.

“Bunun üstüne bir kahve daha içilir” diyorum.
Kendimce kutsayıp, şükrediyorum karın gelişini.

Çünkü kuraklık söylemleri canımı sıkmakta.
“Su az, gıda zorluğu yaşanabilir” uyarıları…
Hastalıkların bu denli yaygınlaşması…

Bir bereket lazım bize…
Topraklarımıza, yüreklerimize.
Ne yapmalı, nereden başlamalı?

Önce kendi içimizden, odamızdan, masamızdan, evimizden belki de düzene, temizliğe, sadeliğe ve şifalanmaya…
Sonra sokak kapısını açıp dışarıyı adımlarız, cebimizdeki iyilik tohumlarını saça saça yürürüz işte.

Nolur devam edin kar taneleri, üstümüze üstümüze serpilin.
Bembeyaz edin ortalığı, 
BEMBEYAZ…
Şu kasvet dağılsın biraz, 
BEREKET gelsin topraklarımıza, yüreklerimize…

Nasıl ihtiyacımız var bir bilseniz,
Ah bilseniz…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.