İnstagram @ diletuna
Twitter : dile_ tuna
Mustafa Kemal Atatürk’le tanışmam, ilkokula başladığım yıl olmuştu.
Okul koridorundaki büyük boy fotoğrafını görünce önünde öylece
kalıp, hayranlıkla uzun uzun incelemiştim. Çocukluğumun eski
sayfalarında kalan o Atatürk fotoğrafı, hâlâ hafızamda tüm tazeliğiyle
durur. Başında bir kalpak, üniformalı, elinde dürbünü, bakışları
keskin, mağrur, haşmetli bir Atatürk portresi…
Zil çalıp teneffüse çıktığımda, sonra tekrar sınıfa girerken Atatürk’ün o
fotoğrafı sanki sessiz sözsüz çağırırdı beni.
Önünden geçerken durur, tek tek tüm detaylarını incelerdim çocuk
gözümle.
Sonraki dönemlerde Ona olan hayranlığım hayat hikâyesini
kitaplardan öğrenmemle, öğretmenimden dinlediklerimle arttı.
Annesini, babasını, küçük yaşta yetim kalışını, gittiği okulları… Bir
müddet dayısının yanında kaldığını…
Benim yaş grubumdakiler O’nun dayısının çiftliğinde karga kovalama
hikâyesini çok iyi hatırlarlar. Küçük Mustafa’nın karga kovalarken
çizilmiş resmi uzun süre ilkokul kitaplarımızda yer aldı.
Zaman içinde bir bir katıldığı savaşları, tarihlerini öğrendik.
Hatta tek tek ezberledik.
Özlü sözleri hafızalarımıza kazındı
“Ne mutlu Türküm diyene’
“Türk, öğün, çalış, güven”
“Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye
Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim
fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu
yeterlidir.”
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.”
“Bütün ümidim gençliktedir.”
Ve daha yüzlerce özlü sözünü okuduk Atatürk’ün. Hemen her konuda
incelikle kurulmuş cümleleri vardı. Her birini ne zaman okusak, haklı
olduğunu gördük.
Milli Bayramlarımızda Atatürk’ü O’na en yakışır şekilde andık. O’nu
anlatan şiirler, yazılar okuduk.
Her 10 Kasım’da içimizi bir hüzün kapladı. Üzüldük, ağladık hatta.
Ölüm saati olan 9’u 5 geçe milletçe elimizdeki işi gücü bırakıp,
olduğumuz yerde saygı duruşuna geçerek, sessizce andık Atamızı.
Atatürk bizim bitmeyen sevdamızdı
Çocuk aklımızla “Düşmanı yurttan kovdu, Cumhuriyeti kurdu, bize bu
yurdu verdi. “ dedik her seferinde.
Hâlâ da diyoruz ve Onu en güzel şekilde anmaya çalışıyoruz.
Sanki son yıllarda Mustafa Kemal’i daha iyi anlamaya ve tanımaya
başladık.
Şimdilerde, gerçek mânâda nasıl özel bir insan olduğunun daha çok
farkındayız.
Adeta bu millet için seçilmiş bir insan olduğunu… Ne kadar çok yönlü
olduğunu…
Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk
Her şeyden önce çok iyi, ileri görüşlü bir asker, Başkumandan Mustafa
Kemal…
Onca savaşı, insanı, ustalıkla, ileri görüşlülükle idare etmek,
kazanmak; ardından da bir ülkeyi yoktan var etmek her insanın
yapabileceği bir iş değil…
Savaşta da barışta da düşmanlarının saygı duyduğu bir lider
Güçlü, çalışkan, gururlu, kararlı, planlı, akıllı, sevecen, saygılı, görgülü,
beyefendi, vatanına sevdalı, çelik gibi iradeli bir lider…
Bir yandan savaşları yönetirken, diğer yandan ülkesinin tüm
ihtiyaçlarını bir bir saptayıp; savaş sonrasında yapılması gerekenleri
uygulamaya koymuş.
Yeni Türk Cumhuriyeti’ni adım adım, ilmek ilmek inşa etmiş
Türk tarımını, ekonomisini, sanayisini, eğitimini, adalet sistemini,
sağlık sistemini, savunmasını hepsini tek tek düşünüp, gerekli kurum
ve kuruluşları oluşturmuş:
Kâğıt, kumaş, şeker, silah, uçak, demir-çelik, cam fabrikaları…
Barajlar…
Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk Hava Kurumu, Çocuk
Esirgeme Kurumu …
Okullar, üniversiteler, hastaneler, tarım kooperatifleri…
Yeni bir ülke için gereken tüm kurumlar… Her birini özenle,
araştırarak, bin bir emekle kurmuş.
Bir milletin yoktan nasıl var edileceğini en güzel, detaylı şekliyle
bizlere göstermiş.
Unesco tarafından “yüzyılın lideri” ünvanı verilen Atatürk’ün daha o
kadar güzel özellikleri var ki…
Her şartta oldukça şık ve bakımlı giyinirmiş mesela. Elbiselerini kendisi
tasarlarmış.
Her bir fotoğrafında şık, karizmatik, özenli görürüz Onu.
Ata binmeyi, yüzmeyi, okumayı çok severmiş
Atatürk, cephede bile fırsat buldukça okurmuş. Yaklaşık 4000 kitap,
dile kolay… Anıtkabir’de sergilenen kitapları görüyoruz ki altını çize
çize okumuş…
Bir sohbetinde “Ben çocukken fakirdim. Elime iki kuruş geçince bunun
bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu
yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.” Der bu değerli insan…
Onca işinin arasında 14 tane de kitap yazmış.
Geometri, Medeni Bilgiler, Bölüğün Muharebe Eğitimi…
Açı, açıortay, alan, artı, beşgen, üçgen, çember ve daha birçok
matematik terimini Türkçemize kazandırmış.
Bildiği yabancı diller
Atatürk, okuma-yazmaya tutkulu olduğu gibi, yabancı diller
konusunda da ustaydı.
Fransızca’yı yazıp, konuşabilir; Almanca’yı ise anlar ama pek
konuşmazdı. Farsça ve Arapça’yı mükemmel derecede bilirdi.
Ağaçları, doğayı, hayvanları çok severdi
Cumhuriyetin ilk yıllarında bugünkü Atatürk Orman Çiftliği’nin olduğu
arazinin çoğunluğu bataklıkmış. Atatürk kendisi de çalışarak bu
arazinin ağaçlandırılmasını, çok güzel bir çiftliğe dönüşmesini
sağlamış.
Dünyada o yıllarda bir ağacı kestirmemek için koca binayı kızaklarla
yana çektiren başka bir lider duydunuz mu hiç?
Yoktur zaten…
Yürüyen Köşk
Yalova’daki çiftlikte bir binanın yanındaki çınar ağacının kesileceğini
öğrenince buna engel olur ve ağacı kestirmez. Bunun üzerine binanın
çevresi kazılır ve raylar döşenerek koca bina ağaçtan uzağa çekilir… O
binanın adı “Yürüyen Köşk” olarak anılır. Böylesine ağaç ve yeşil
sevdalısı bir liderin ağaç sevgisini tarih böyle yazar…
Kadınlara, çocuk ve gençlere değer veren lider
Atatürk, çocukları, gençleri ayrı severdi. Onları önemser, ülkenin
geleceği olarak görürdü. Öyle ki iki büyük kıymetli bayram hediye etti
onlara…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü
Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı…
Dünyada kadınlara yeterince değer verilmezken; onların siyasetten,
eğitime, hayatın her alanında yer alması için elinden geleni yapan bir
liderdi bizim Atatürkümüz.
Yaşamın içinde gece gündüz çalışırken, tüm bunlara zaman
ayırabilmeyi başarabilmiş.
Kısacık ömrüne koca bir devleti kurmayı sığdırmış.
Milyonlarca kişinin sevgisini, saygısını kazanmış…
Atatürk sevdası bu milletin kaderinde, gönlünde, geçmişinde,
geleceğinde kalın çizgilerle, yaldızlı harflerle yazılı…
Hiç silinmemecesine…
Saygıyla anıyoruz seni,
Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk…
DİLEK TUNA MEMİŞOĞLU
İnstagram @ diletuna
Twitter : dile_ tuna