Bir ağaçkakan kuşunun sesini duyuyorum.
Çok net.
Çamların tepesinden geliyor sesi.
Tık tık tık tık gagalıyor.
Kendini göremiyorum.
Çocukluğumda bir çizgi film vardı Ağaçkakan Woody…
Tepesinde kıvrık tüylerini sallayarak, uzun gagasıyla bulduğu ağacı gagalardı.
O gelir aklıma ağaçkakan deyince.
Çamkoru Erişilebilir Tabiat Parkı’nda geçirdiğim anlarda ağaçkakan sesiyle geçmişe taşınıyor ruhum.
Sonra bir başka kuş sesi geliyor ben küçük göletin yanında nefeslenirken.
Sakin zamanda gelmişiz.
Ziyaretçileri çok buraların belli.
Çöpler bırakmışlar maalesef, gezdiğimiz her yerde gördüğüm cinsten.
Sigara izmaritleri başta.
Halbuki yangınlar nasıl harap ediyor doğayı.
Poşetler, pet şişeler, bardaklar…
Görme engelliler özellikle düşünülmüş.
Bilgilendirme yazıları kabartmalı aynı zamanda.
Özellikle bir güneş saati konulmuş.
Piknik için yerler var.
Aslında buralarda yiyip içerek doymak yerine, ruhumuzu doyursak sadece yeşilliğin içinde, sessiz ve sakince.
Daha verimli.
Yürüme yolları, seyir terasının tahtaları yeni yapılsa da çivileri atmış.
Tahtalar arasında boşluklar oluşmuş.
Aslında tehlikeli.
Görme engelliler gelsin diye özenilen bir alanda olumsuzluklar yaşanmasın diye önlem alınmalı.
Ben de dikkatli basıyorum yürürken.
Yolun üstündeki çeşmenin etrafı çatlamış, içi çöp ve atık dolmuş.
Ruhum dinlenirken gözüm bunları görmeden geçemiyor.
Kalemim anlatmadan duramıyor.
Yolunuz düşerse gidin görün tabii.
Gezin ağaçların içinde.
Bir ağaçkakan kuşunun tatlı dokunuşlarını dinleyin.
Çocukluğunuza uçun gidin bir an.
Ama bozmayın, kirletmeyin…