“Anne kokusu nasıl olur ki?” diye sordu küçük çocuk.
Öğretmenin verdiği ödevi son güne bırakmanın telaşıyla.
Başı yorganın altında saklı diğer çocuk ses verdi:
“Ben biliyorum, çiçek kokusu gibi ama daha güzel.”
“Gül gibi mesela…”
Yatağından doğrulan başka bir çocuk:
“Oğlum nereden bileceksin sen anneni tanıdın mı ki?”
“Tanıdım tabii” dedi diğeri gururla.
“Dört yaşıma kadar annemleydim ben.
Birlikte yatardık.
Saçlarına dokunarak uyurdum.
Kokusunu oradan biliyorum…”
“Tamam yazdım” dedi defterine not alan çocuk.
“Anne kokusu çiçek gibidir.
Aslında çiçeklerden bile güzeldir...”
“Ben annemi hiç görmedim” dedi ağlamaklı olan bir diğer çocuk.
“Beni doğururken ölmüş.”
“Benimki ölseydi özlerdim” dedi diğeri.
“Anneler mis kokar, sıcacık sarılır ama ben küsüm, bizi bırakıp gitti o…”
“Gelse, ‘oğlum’ dese, kucaklamaya kalksa istemem daha, küsüm…”
Deftere bir cümle daha ekledi küçük oğlan:
Anneler sıcacık sarılır…
Çocuklarını ne olursa olsun asla ama asla bırakmamaları gerekir.
Çünkü çocuklar annelerini hep özler…”
“Ama yine de küsmezler” cümlesini yazarken arkadaşına bakarak sesli sesli okudu.
Öteki, gözlerini indirdi.
“Şunu da yaz” dedi bir diğeri:
“Anneler çok güzel kek yapar.
Anne keki diye bir şey var.”
“Nereden biliyorsun? Atma!” dedi çocuklardan biri.
“Biliyorum işte.!”
“Geçen doğum gününde arkadaşımızın annesi getirdi sınıfa.
Kakaolu.
Hepsini bitirmiştik.”
“Olur yazarım” dedi defteri kucağında yazan oğlan:
“Anneler çok güzel kek yapar.
Tüm çocuklar o keki sever…”
Gece uyku saatinde bir şehrin yetimhanesinin yatakhanesinde çocuklar arkadaşlarının Anneler Günü ödevine cümle toparlarken, kendi annelerinin kokusunu, sıcaklığını arıyorlardı.
Onlar böyle konuşurlarken, uyku vakitleri geçtiği ve sesler yükseldiği için gelen yatakhane sorumlusu ablaları çocukları uyumaları konusunda tatlıca uyardı:
“Hadi kuzular uyuyun artık, yarın okul var…”
Yatakların her birinden “iyi geceler” sesleri çıktı.
Çocuk eller gecenin içnde kendi üstlerini örttüler.
Annelerini düşlerken uykuya daldılar.
Onların yanından sessizce ayrılan ablanın aklı, uzun süredir Alheiimer hastası olan annesindeydi.
Daha sabah işe gelmek için hazırlanırken onu kendi annesi sanıp işe uğurlayan çocuklaşmış annesinde…
Yetimler yurdunun çocukları güne okullarında öğretmenlerinin Anneler Gününü kutlayarak başladılar.
Çocuklarının sınıfına kutlama için gelen annelere özlemle baktılar.
Gelen anne kekinden paylarına düşeni sessizce yediler bir köşede.
O gün tüm sosyal medyada, televizyonlarda günlerdir süren Anneler Günü reklamları daha da fazla dönüp dururken, herkes annesine en güzel mutfak aletini, kıyafeti almak üzere alışveriş merkezlerine koştu.
Sonra hediyelerle ve annelerle çekilen fotoğraflar paylaşıldı. Üstüne “canım annem” li cümleler yazıldı, şarkılar eklendi.
Gün sonunda bazı yürekler mutlu, bazıları buruk ve gözü yaşlı koydu başını yastığa…
Bir sonraki Anneler Gününe kadar tüm reklamlar başka günleri kutlamak için aktı durdu dünyada…