Bugün Hıdırellez sabahında bir zamanlar anneannemin bahçesinden alıp geldiğimiz, bizim bahçede köklendirdiğimiz güllerle selamlaşıyorum.
Üstlerinde taze yağan yağmurun damlaları, buğusu.
Akşam üstü olunca altına dileklerimi yazdığım kâğıdı koyacağım.
Bolluk bereket, sağlık, huzur, barış, sevgi ve aşk dileyeceğim gülün dibinde dua ederken…
Bir küçük bozuk para, birkaç buğday tanesini koyup sardığım tülü dallarına bağlayacağım.
Her yıl yapmaya çalışırım bunu.
Ertesi sabah dilek kâğıdını alır, fırsat bulunca bir akar suya, denize bırakırım.
5 Mayıs Hıdırellez, baharın gelişini kutlamak, Türklerin kadim geleneği…
“Hıdırellez” “Hızır” ve “İlyas” kelimelerinin birleşmesinden oluşmuş bir kelime.
İnanılır ki Hızır ve İlyas Peygamberler her yıl bu gün gül dalının yanında buluşurlarmış.
Derler ki bunun için gül dalının altına dilekler yazın, asın, çizin…
Bunun için taştan evler yapar ev isteyenler.
Minik oyuncak bebekler bırakır bebek isteyen kadınlar.
Araba isteyenler oyuncak arabalar.
Aşk isteyenler kalp çizerler…
Daha yüreklerden geçen nice istek yazılır sessizce, bırakılır gülün dibine.
Hızır ve İlyas’ın dualarıyla birleşir, kabul olur niyetiyle.
Eskiden büyük sofralar kurulup yenilip içilirmiş bolluk ve berekete niyetle.
Bu günde insanlar sevindirilir, yüzler güldürülürmüş.
Bol bol iyilik yapılırmış yeryüzüne dağılsın diye.
Ateşler yakılıp üstünden atlanırmış arınırcasına ki hâlâ birçok yerde yapılıyor bu ritüeller.
Elbet böyle gelenekleri yaşatmak insana iyi geliyor.
Köklerine bağlılığı arttırıyor.
Olmasını istediğimiz şeyler için var gücümüzle çalışmak kadar, mânen duanın ve güzel sözlerin rahatlatıcı tılsımına sığınmak da rahatlatıyor insanı.
O vakit niyet edelim:
Hızır ve İlyas eli değsin tüm işlerinize.
Her güzel dua ve dilek yol bulsun, kabul olsun.
Barış gelsin dünyamıza.
Tüm canlar doysun, gülsün.
Toprak huzur koksun yeryüzünde.
Ruhlar huzur bulsun sonsuza dek…