Hilmi Yavuz…
Yazar, felsefeci, şair, düşünür, hoca, üstad…
Arama motoruna girseniz sayfalarca bilgi bulursunuz bu değerli usta hakkında…
Son dönemin “çok bilen”i “yapay zekâ”ya sorsanız size neler neler anlatır.
Buraya o bilgileri, kitaplarını koysam sayfanın sınırlı alanı buna müsaade etmez.
Ömrünü okumaya, yazmaya, insanlara adamış Hilmi Yavuz’la, bir “İstanbul beyefendisi”yle,
bir İstanbul öğleninde tanışma fırsatı buldum.
Nasıl mutlu oldum.
Nasıl kısmetli hissettim kendimi…
Truva Edebiyat Dergisi’nin özel basılı sayısında yayınlanacak “Hilmi Yavuz Röportajı” için çalışma arkadaşlarım Serhan Poyraz ve Hüseyin Uyar’la büyük söz ustasının , edebiyat duayeninin yanında birkaç saat geçirdik.
Sohbeti bizi aldı, diyar diyar gezdirdi.
Yazarların hocası Hilmi Yavuz nasıl da mütevazi.
Nasıl da sevecen.
Kucaklayıcı….
Sabırla dinledi bizi.
Sakinlikle, tane tane cevapladı sorularımızı.
Anlattı, anlattı…
Mest olduk her cümlenin tınısından.
Kıymetli kitaplarına narin ve karakterli el yazısıyla imzalar bıraktı.
Biz de kitaplarımızı imzaladık kendisine.
Mahcubiyetle gurur karışımı duygularla verdik.
Okuyacağını söylemesi ne büyük lütuf geldi bize.
Sohbetine doyamadık.
Ayrılırken, izinle elini öptüm alnıma koydum.
Onca cümleye kalem oynatmış eli öpmek çok kıymetliydi benim için.
Bir usta yazarın elinin enerjisinin benim elime de yansımasına niyet ettim tüm kalbimle.
Teşekkür ediyoruz Sayın Hilmi Yavuz…
Hani siz diyorsunuz ya o güzel dizelerinizde:
“Hüzün en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız…”
Siz de Türk Edebiyatı’na, bu topraklara, dünyaya çok yakışıyorsunuz, değerlisiniz, iyi ki varsınız…