Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Dilek Tuna Memişoğlu
Köşe Yazarı
Dilek Tuna Memişoğlu
 

KALABALIK YALNIZLIK

Bir adam ve bir köpek… Altlarında bir karton, üstünde bir battaniye. Adamın gözleri kapalı. Uzunca zamandır öyle durmakta. Köpeğinki açık ama gelip geçene dönüp bakmıyor. Sanki yanındaki adamla kalpleri aynı ritimde atıyor. Yerde eski şapkalar iç içe. Bir termos, bir de köpeğin maması galiba, arkasına sıkıştırmış. Turistleri dolup taştığı, yüzlerce yıllık tarihi binaların gölgesinde. İhtişamlı yaşamlar sürdüğünü düşündüğüm kentin mutlu, sakin ve dingin insanlarının gelip geçtiği bir sokak. Yanı başlarında pahalı ürünlerin satıldığı bir mağaza… Belki birkaç kuruş düşerse köpeğe mama kendine sıcak bir çorba alacak. Kimse de oralı olmuyor doğrusu. Adam ve köpek de oralı değiller. Ruhları yorgun. Sanki bu yaşamın telaşından vazgeçmişler. Günü kurtarıyorlar. Üstü başı yerinde gibi, belki biri giydirdi acıyıp ya da kendi tercihi bu yaşam- ki insan kolay kolay sokakta yaşamı seçmez -bilinmez ama hüzünlü hali insana dokunuyor. Bu modern şehirde, gece dışarıda yatan evsizler de var elbette, üstü başı dökülenleri de gördü gözlerim. Nereye gidersek gidelim dünyanın zenginliğinin yanında fakirlik de yan yana maalesef. Kış bastırırken insan en çok da başında damı olmayanları düşünüyor. Aş kaynamayan ocakları. Karda terlikle giden çocukları düşünüyor insan. Var çünkü, dolu öyle… Üstünde tek bir kazakla okul yolundaki yavruları. Daha bu sabah ihtiyaç sahibi yavruların listesi geldi. Deprem bölgesi Hatay’dan, konteynerda kalan yavrular. Soğuğuyla meşhur Erzurum’dan… İsim isim çocuk listeleri, yaş yaş… Her biri umutla bekliyor gelecek montu, botu. Afrika’da bir yerlerde aç billaç çocuklar, yatağı olmayan bir dedecik… Fakirlik her yerde… Yoksul insan hikâyeleri “acı” cümleli. Bu toprakların kaderi olduğu gibi dünyanın da kaderi bu. İnsanlığın ortak sınavı. Ses verebiliyor muyuz? El uzatabiliyor muyuz? “Ne yapabilirim?”  Sorusuyla dertlenebiliyor muyuz düşkünlere? Yoksa fotoğraftaki adam nasıl gözünü kapatmışsa bizler de gözlerimizi kapatıp ışıklı vitrinlere mi dalıp gidiyoruz? Dünyanın göz kamaştıran vitrinli yüzüne? Sahi biz ne yapıyoruz bu fotoğraflara ve insanlara bakarken? 2024 yılının, yaşadığımız çağın seçilen kelimesinin “kalabalık yalnızlık” oluşu tüm bu cümlelerin ve fotoğraf karesinin özeti değil de nedir ya?
Ekleme Tarihi: 01 Ocak 2025 - Çarşamba

KALABALIK YALNIZLIK

Bir adam ve bir köpek…

Altlarında bir karton, üstünde bir battaniye.

Adamın gözleri kapalı. Uzunca zamandır öyle durmakta.

Köpeğinki açık ama gelip geçene dönüp bakmıyor.

Sanki yanındaki adamla kalpleri aynı ritimde atıyor.

Yerde eski şapkalar iç içe.

Bir termos, bir de köpeğin maması galiba, arkasına sıkıştırmış.

Turistleri dolup taştığı, yüzlerce yıllık tarihi binaların gölgesinde.

İhtişamlı yaşamlar sürdüğünü düşündüğüm kentin mutlu, sakin ve dingin insanlarının gelip geçtiği bir sokak.

Yanı başlarında pahalı ürünlerin satıldığı bir mağaza…

Belki birkaç kuruş düşerse köpeğe mama kendine sıcak bir çorba alacak.

Kimse de oralı olmuyor doğrusu.

Adam ve köpek de oralı değiller. Ruhları yorgun.

Sanki bu yaşamın telaşından vazgeçmişler. Günü kurtarıyorlar.

Üstü başı yerinde gibi, belki biri giydirdi acıyıp ya da kendi tercihi bu yaşam- ki insan kolay kolay sokakta yaşamı seçmez -bilinmez ama hüzünlü hali insana dokunuyor.

Bu modern şehirde, gece dışarıda yatan evsizler de var elbette, üstü başı dökülenleri de gördü gözlerim.

Nereye gidersek gidelim dünyanın zenginliğinin yanında fakirlik de yan yana maalesef.

Kış bastırırken insan en çok da başında damı olmayanları düşünüyor.

Aş kaynamayan ocakları.

Karda terlikle giden çocukları düşünüyor insan.

Var çünkü, dolu öyle…

Üstünde tek bir kazakla okul yolundaki yavruları.

Daha bu sabah ihtiyaç sahibi yavruların listesi geldi.

Deprem bölgesi Hatay’dan, konteynerda kalan yavrular.

Soğuğuyla meşhur Erzurum’dan…

İsim isim çocuk listeleri, yaş yaş…

Her biri umutla bekliyor gelecek montu, botu.

Afrika’da bir yerlerde aç billaç çocuklar, yatağı olmayan bir dedecik…

Fakirlik her yerde…

Yoksul insan hikâyeleri “acı” cümleli.

Bu toprakların kaderi olduğu gibi dünyanın da kaderi bu.

İnsanlığın ortak sınavı.

Ses verebiliyor muyuz?

El uzatabiliyor muyuz?

“Ne yapabilirim?”  Sorusuyla dertlenebiliyor muyuz düşkünlere?

Yoksa fotoğraftaki adam nasıl gözünü kapatmışsa bizler de gözlerimizi kapatıp ışıklı vitrinlere mi dalıp gidiyoruz?

Dünyanın göz kamaştıran vitrinli yüzüne?

Sahi biz ne yapıyoruz bu fotoğraflara ve insanlara bakarken?

2024 yılının, yaşadığımız çağın seçilen kelimesinin “kalabalık yalnızlık” oluşu tüm bu cümlelerin ve fotoğraf karesinin özeti değil de nedir ya?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.