Gençlik Çıkmazı: Asgari Ücretin Altında Ezilen Hayaller ve Güllük Gülistanlık Masalları
Bir zamanlar bu topraklarda gençlik dediğin gerçekten gençlikmiş. Hani derler ya, "Bahar gelir, dallar çiçek açar." O vakitler öyleymiş işte. Ama şimdi? Bahardan eser kalmış mı? "Dalda yaprak yok, çiçekte renk yok, gençlikte heves yok!"
Eskiden insanlar yirmili yaşlarda evlenirmiş. Birkaç senede maaşlarıyla ev alır, otuzlarına geldiklerinde çocukları olurmuş. Tek dertleri de, “Bu çocuk hangi okula gidecek?”miş. Şimdilerde ise gençlerin tek derdi, kirayı nasıl ödeyecekleri. Hani bahardan bahsediyorduk ya, artık o bahar gitmiş, yerine borç baharı gelmiş!
Hayaller Diplomanın Altında Kalmış
Şöyle bir düşünün: Üniversiteden yeni mezun olmuşsunuz. Koltuğunuzun altında parlak bir diploma, gözlerinizde umut dolu hayaller... Ama karşınıza ne çıkıyor? Ya bir fast food zincirinde “modern kölelik” ya da devasa marketlerde raf dizme sanatı. Hadi çok şanslıysanız, bir ofiste ya da fabrikada asgari ücretle çalışmaya başlıyorsunuz. İşte burada işler biraz ironiye dönüyor:
"Asgari ücret" dedikleri şey gerçekten emeğin bedeli mi, yoksa köleliğin süslü bir adı mı?
23 yaşında başladığınız bu maratonda mola yok, durmak yok. İlk maaşınızı alıyorsunuz: Tam 22.104 TL 67 kuruş! Hani derler ya, “Bununla da yetinin!” Bazı işverenler gururla der ki: “Biz asgariden fazla veriyoruz, 24.200 TL!” Evet, büyük bir jest gerçekten! Ama bu parayla kirayı ödediniz, temel ihtiyaçlarınızı karşıladınız, geriye kalan ne? Cebinizde bir kuruş bile yok. “Boş tencere kaynamaz, aç karın doyamaz.”
Bir de büyüklerimiz ne diyor: “Biz maaşımızla ev kredisi öderdik.” Şimdi gençler için ev almak, Nasreddin Hoca’nın göle yoğurt mayası çalması gibi: Denemesi bile gülünç.
Okuduk Ama Yol Bulamadık
Büyükler hep der: “Eskiden okumak çok zordu, biz kıymetini bilirdik.” Doğrudur, ilim ve bilim kıymetlidir. Ama keşke bu öğrendiklerimizi uygulayabileceğimiz bir dünya bıraksaydınız. “Okumak cehaleti alır, eşeklik baki kalır.” Bilgiyi verirsen, ama uygulama alanı bırakmazsan, işte bu ata sözünü hatırlatır insana.
Hani çocukken hepimiz o şarkıyı söylerdik: “Bir dünya bırakın biz çocuklara.” Şimdi o şarkıyı değiştirip “Bir kırıntı bırakın biz çocuklara” demek lazım. Çünkü bugünkü dünya, gençlere karnını doyuracak kadar bile alan bırakmıyor.
Özgürlük mü? Sadece Söylemde Kalmış
Okulu dereceyle bitiriyorsunuz. Bir iş başvurusu yapıyorsunuz. Karşınıza çıkan maaş genellikle asgari ücret. Maaşlar belki biraz artmış görünebilir ama hayat pahalılığı karşısında bu artışın esamesi okunmuyor. İşte burada devreye bir başka atasözü giriyor: “Harman yel ile, düğün el ile.” Çok çalışıyorsunuz ama emeğiniz başkasının cebini dolduruyor.
Sistem size ne diyor? “Sus, çalış, sorgulama!” Fikir mi üretmek istiyorsunuz? “Haddini bil!” Hayal kurmak mı? “Böyle gelmiş, böyle gider!” En acısı da çevrenizdeki insanların bu sistemi normalleştirmesi. Hani derler ya, “Düşenin dostu olmaz.” İşte tam da bu!
Bazıları İçin Dünya Güllük Gülistanlık
Bazıları için dünya gerçekten harikadır. Çünkü onların çocukları, referansla en iyi okullara girer, en iyi işlere yerleşir. Adalet terazisi bir kere şaştı mı, herkes kendi ağırlığını koyar. “Baba dayı olursa, oğul müdür olur.” Bu sözü başka nasıl açıklarsınız?
Gençlik Nereye Gitti?
“Bu gençler nerede?” diye soranlara cevap basit: Fırsat bulan yurt dışına gitmiş. Kimisi okumak için, kimisi daha iyi bir hayat kurmak için. Çünkü burada gençlere ne yaşam alanı bırakılmış ne de umut. “Kaçan balık büyük olur” derler ya, işte o gençler dönüp geldiklerinde, kaybettiğimiz değeri anlayacağız.
Ama bir çözüm var! Eğer gençlere tecrübelerinizi aktarıp onların önünü açarsanız, bu gençler sizin yapamadıklarınızı fazlasıyla yapacak. Çünkü bu nesil teknolojiyle büyüdü, yenilikçi fikirlerle dolu. Ancak bunun olması için öncelikle şu gerçekleri kabul etmek gerek:
“Gençler hata yapar, hatadan ders çıkarır. Ama onlara fırsat tanımazsanız, bir gün sizin de hatanız gençliğe mal olur.”
Biz gençler, geçmişten ders almak isteriz. Ama unutmayın: “Her yara kabuk bağlar ama iz bırakır.” Biz, o izlerin yenilerini eklemek değil, o izlerden öğrenmek isteriz.