Kadınlar çiçek sever.
Çiçek alınca çocuk gibi mutlu olurlar.
Ruhları tazelenir.
Taptaze kokar aldıkları çiçekler gibi.
Ama bunu dile getirmezler.
Çok kadından duydum, eşleri, sevdikleri çiçek alacakken onları engellediklerini.
“Ona para vereceğimize yemek yeriz.”
Ya da “bir kahve içeriz. Çiçek solup gidecek.” Dediklerini.
Kendilerine sunulacak renkleri böyle böyle geri çevirdiklerini.
Bir süre sonra da böyle önerilerin solup gittiğini.
Sonrasında da serzenişler:
_Sevdiğim, sevdiklerim bana hiç çiçek almaz.
_Hayatımda hiç çiçek hediyesi almadım.
_Keşke biri de bana çiçek alsa, nasıl mutlu olurdum, nasıl özel hissederdim kendimi…
_Herkese ne güzel çiçek alıyorlar, imreniyorum doğrusu.
Bazen hayatımıza güzelliklerin girmesine kendi cümlelerimizle engel oluyoruz.
Oysa “evet severim” diyebilmek.
“Bana istediğiniz vakit çiçek alabilirsiniz” cümlesini içimizden çıkartıp göğe uçurmak…
“Çiçek Görünce Mutlu Olanlar Kulübü” diye bir yazım vardı “Zaman Yolcusunun Düşleri” Kitabımda.
“Çiçek görünce mutlu olan kaç kişiyiz?
Güzel bir resim görünce?
Güzel bir söz, bir şarkı duyunca gülümseyen kaç kişiyiz şu dünyada?
Bir bebeğin minik adımlarını izlerken?
Tazecik bir gün doğarken üstümüze?
Yoğun bir çalışma gününün içinde içtiğimiz bir kahvenin kokusundan mutluluk duyan kaç kişiyiz?
Bir dost telefonundaki ‘seni seviyorum’ ‘yanındayım’ cümlesiyle…
Sımsıkı bir kucaklaşmanın verdiği huzurla günü su gibi geçiren.
Gün doğduğunda aldığımız ilk ‘günaydın’la?
Çok kişiyiz eminim…”
“Çiçek Alınca Mutlu Olanlar Kulübü” nün üyeleri,
Canım kadınlar,
Bunu söyleyin evrene.
Kimse duymazsa kuşlar duyar fısıldar birilerinin ruhuna…
Evet, kadınlar çiçekleri çok sever…