Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Dilek Tuna Memişoğlu
Köşe Yazarı
Dilek Tuna Memişoğlu
 

BİR KÜÇÜK SEPET HİKÂYESİ

Hangi eller dokur bu sepetleri? Hangi hayaller, hüzünler, düş kırıkları dökülür üstüne bilinmez. Biz ‘sevimli’ ‘aa ne şirin sepet’ deriz, onlar alınteri, emek kokar. Nerede görsem uzanıp dokunmak isterim bu sepetlere. Alıp eve götürmek. Bir keresinde Bolu’dan geçerken görüp almıştım. Hâlâ kullanırım. Bundan daha büyüktü. Ara ara mavi boncuklar atılmıştı üstüne. Satan adam, civar köylerden bir dedeciğin dokuduğunu, kendilerine satılsın diye bıraktığını anlatmıştı. Her elime alışta o dedecik düşer aklıma. Nasıl da düzgünce örmüş sepeti. Nasıl da emek vermiş her birine. Evine ekmek için. Belki torununa bir küçük harçlık. Bilinmez… Bu minik sepetlerde Çamlıdere çarşısında gezerken ses verdi bana. Durup sevdim. Birini sahiplendim. Gezdiğim yerlerde benimle geldi. Kim bilir hangi kadınların eli değdi her birine. Boncukları dizerken bir türkü mırıldandılar mı acaba? Yavrusuna ninni söylediği gecelerde mi ördü yoksa? Genç miydi yoksa yaşlı bir nine miydi bunu yapan? Belki de hepsi bu söylediklerimin. Belki de fazlası saklı. Ama alınteri var bu kesin. Azıcık kazanacağını bile bile çaba var, umut var. Yaşama tutunma var. Bu küçücük sepetin içinde binlerce öykü var. Mutfağımın baş köşesinde dururken bana fısıldıyor öykülerini. Anadolu kadınının çilesini, sevincini, umudunu, bereketini anlatıyor her sabah çayın altını yakmaya geçtiğimde ocağın başına. Her sabah yeni yeni öyküler doğuyor bu topraklardan. Hepsinin sonu mutlu bitsin istiyoruz artık. Kadınlar sepetleri mutlu şarkılarla dokusun. Ellerinin emeği, gözlerinin nuru değer bulsun. Kıymetlensin.
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2024 - Pazartesi

BİR KÜÇÜK SEPET HİKÂYESİ

Hangi eller dokur bu sepetleri?
Hangi hayaller, hüzünler, düş kırıkları dökülür üstüne bilinmez.
Biz ‘sevimli’ ‘aa ne şirin sepet’ deriz, onlar alınteri, emek kokar.

Nerede görsem uzanıp dokunmak isterim bu sepetlere.
Alıp eve götürmek.
Bir keresinde Bolu’dan geçerken görüp almıştım.
Hâlâ kullanırım.
Bundan daha büyüktü.
Ara ara mavi boncuklar atılmıştı üstüne.
Satan adam, civar köylerden bir dedeciğin dokuduğunu, kendilerine satılsın diye bıraktığını anlatmıştı.
Her elime alışta o dedecik düşer aklıma.
Nasıl da düzgünce örmüş sepeti.
Nasıl da emek vermiş her birine.
Evine ekmek için.
Belki torununa bir küçük harçlık.
Bilinmez…
Bu minik sepetlerde Çamlıdere çarşısında gezerken ses verdi bana.
Durup sevdim.
Birini sahiplendim.
Gezdiğim yerlerde benimle geldi.
Kim bilir hangi kadınların eli değdi her birine.
Boncukları dizerken bir türkü mırıldandılar mı acaba?
Yavrusuna ninni söylediği gecelerde mi ördü yoksa?
Genç miydi yoksa yaşlı bir nine miydi bunu yapan?
Belki de hepsi bu söylediklerimin.
Belki de fazlası saklı.
Ama alınteri var bu kesin.
Azıcık kazanacağını bile bile çaba var, umut var.
Yaşama tutunma var.
Bu küçücük sepetin içinde binlerce öykü var.
Mutfağımın baş köşesinde dururken bana fısıldıyor öykülerini.
Anadolu kadınının çilesini, sevincini, umudunu, bereketini anlatıyor her sabah çayın altını yakmaya geçtiğimde ocağın başına.
Her sabah yeni yeni öyküler doğuyor bu topraklardan.
Hepsinin sonu mutlu bitsin istiyoruz artık.
Kadınlar sepetleri mutlu şarkılarla dokusun.
Ellerinin emeği, gözlerinin nuru değer bulsun.
Kıymetlensin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.