Yaşamak nedir, bilen var mı? Yaşamak, sadece nefes alıp vermekten ibaret midir? Yaşamanın manası nedir? Şayet nefes alıp vermek yaşamak için yeterliyse, bu insanlar neden sürekli telaş içerisinde? Doğru soruyu sormak gerekirse bu insanlar neden telaşa kapılıyor? Bir şeylere yetişme telaşı var insanlarda. Sürekli bir kovalayış peşinde bu insanlar. Nereye yetişmeye çalışıyor insanlık ya da neyden kaçıyorlar. Öyle bir telaş var ki bu zamanın insanlarında, bu telaşa anlam vermek mümkün değil. Korkularından mı kaçıyorlar, yoksa kaçırdıkları bir durum mu var bir türlü çözemedim. Yaşamın özünü mü kaçırdılar, yoksa yaşayamadıkları hayatın pişmanlıklarından mı kaçıyorlar.
Hangi soruya kafa yorsam, tutarsız bir cevap ve üstünkörü söylenmiş nutuklara denk geliyorum. Bazen kendimden şüphe ediyorum, bende mi problem var diye. Derinlemesine bakacak olursak, bu hayatın akışında bir sorun yok. Akışında sorun yoksa bu hayatın, sorun nerede? Bu yüzden sorup duruyorum ya, “yaşamak nedir” diye.
Dervişlere göre yaşamak, asıl olan hayatın manasını bulmak. Asıl olan bir hayat varsa, bu yaşanan hayatın hükmü nedir? Saklı bir hüküm varsa bu hayatta, saklı olan gerçek nedir?
Normal seyreden bu hayatın akışındaki insanlara göreyese, yaşamak mutlu olamak, yuva kurmak ve huzur içinde hayata gözlerini yummak. Hayata gözlerini yummak yani ölmek. Ölmek varsa bu hayatın içinde, bu aceleci tavır ne? Ölümden mi kaçıyor bu insanlar, ölümden kaçınılır mı? Ölümden kaçınılıyorsa, ölümün sırrı nedir?
Yaşam; “doğmak, büyümek, gelişmek, geliştirmek, yuva kurmak ve ölmek...” bu sıralı zincir halkasından ibaret mi? Doğmak ve ölmek arasındaki kısıtlı bir zaman dilimi... yaşamak bu kadar basit bir olgu mu? Yapmayın ama yaşamak gerçekten bu olamaz. Yaşamak buysa; bunca çaba, koşuşturma, yıpranma ne diye?
Hadi o zaman; şu soruyu tekrar soralım, Yaşamak nedir? Yaşamak dervişlerin dediği gibi, asıl olan hayatın manasını bulmak mı? Şayet öyleyse asıl olan hayatın hükmü nedir, bu hayata kimler erişebilecek ya da erişti? Düşün düşün nereye çıkacak bu düşüncelerin sonu? Bu sorgu havuzunun içinde hapsoluyorum. Beni bu havuzdan çekip kurtaracak kimse yok mu?
Kendi içimde, bir fareye dönmüş gibiyim. Bir dilim peynir için, labirentte dört dönüyorum. Hadi ama beni bu labirentten kurtaracak kimse yok mu? Onca soru içerisinde, sağlam kalmak ne kadar zor bunu anlatmak mümkün bile değil. Kafamda sürekli sorular dört dönüyor, ama en çokta ölümün sırrı ve asıl olan hayatın manası dört dönüyor.
Ya bilinen aksine ölmek, hayatın son bulması değilse. Ölmek hayatın son bulması değilse ölmek nedir? Ölüm bir çeşit kapı mı yoksa. “Asıl olan hayata açılan bir kapı...” o zaman bu insanlar neden telaş içerisinde? Kaçtıkları şey ölüm mü, geçmiş mi yoksa gelecek mi? Şayet öyleyse; yaşamak, nefes alıp vermenin ötesinde bir şey. Yaşamak nedir, bilen var mı?