Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
İsa Demiroğlu
Köşe Yazarı
İsa Demiroğlu
 

Kendim Ve Seninle Baş Başa

Düzenli olarak tuttuğum günlük defterimden sizlerle paylaşmak istediğim günlüğümün bir bölümü 10.05.2024 Bugün yine sana çıktı yolum. Her bir köşesinde hatıraların dururken, seni anan insanları gördüm. Hatıralarım canlandı yine. İçimden öylece adını haykırarak koşmak geldi. Tıpkı sevinçten ne yapacaklarını şaşıran çocuklar gibi. Keşke çocuklar gibi özgür olabilsem. Sevinçten haykırsam bile diğer insanların “ne de olsa çocuk o, yapar böyle şeyler” demesinden güç alırdım. Belki halen çocuğum ama bedeni, aklı ve yüreği büyümüş bir çocuk. Ne güzel şey çocuk olmak. Arada sırada dayak gelse bile unuturdum ya da avuturdum büyüyünce geçer diye. Ah! Bu nasıl büyümek böyle? Büyüdükçe acılar daha bir can yakıyor. Hayat telaşesi, okul gibi büyük bir sorumluluk ve en önemlisi aşk gibi can yakan sorumluluk. Bunlar bir şekilde yoluna giriyor da ölüm diye bir saçmalığı anlıyor insan büyüdükçe. En can yakanı da bu. Ölümün aldığını geri vermemesi... öyle işte. Ölümü anlamak hayatı anlamak gibi. Tüm bunlar dolaşırken kafamın içinde yine sana çıktı yolum ve sen aklıma geldin. Soğuk duvarlara doğru açılan kapının eşiğinden geçerken, sol tarafta büyük bir tabelada bir sürü fotoğrafın içinden senin fotoğrafına denk geldim. Zaten sürekli denk geliyorum ama bugün bir farklı geldi bakışların. Nasıl desem, biraz daha umutla bakıyordun sanki ya da bana öyle geldi. Bilmiyorum. Keşke bilebilseydim, belki o zaman suskun bakışlarından da anlamlar çıkarırdım. Böylece zihnimi fazla yormazdım belki susarak seninle de konuşurdum. Kulağıma takardım kulaklığımı, görenler oturup müzik dinlediğimi sanırdı. O sırada ben, dünyadan kopmuş bir şekilde seninle konuşurdum. Biliyor musun bunu hep yapmak istemiştim. Dünya girmeden aramıza, seninle beş dakika bile olsa rahatça konuşmak. Ne de güzel olurdu. Keşke gerçek olsa bu söylediklerim. Dünyadan uzak, insanların dır dırından uzakta hoş bir sohbet. Kulağa ne de güzel geliyor. Neyse ya boş konuşmaktan, sana asıl anlatacağım şeyi anlatmayı unutuyordum az daha. Son bir kaç gündür üzerinde yoğunlaştığım bir iş vardı, hani sana da önce bahsettiğim önemli işlerimden biri. İşte o iş sanırım gerçekleşiyor. Çünkü yaptığım bütün hesaplar eksiksiz tutuyor. Böyle giderse işler yoluna girecek ve ben, seni daha sık ziyaret edebileceğim. Sana bunun verdiği hazzı anlatamam çünkü ben bile daha çözemedim o hazzı. Anlayınca sana da anlatırım merak etme. Benden bugünlük bu kadar. Kendine iyi bak, arada uğrarım yine sana.  
Ekleme Tarihi: 13 Mayıs 2024 - Pazartesi

Kendim Ve Seninle Baş Başa

Düzenli olarak tuttuğum günlük defterimden sizlerle paylaşmak istediğim günlüğümün bir bölümü

10.05.2024

Bugün yine sana çıktı yolum. Her bir köşesinde hatıraların dururken, seni anan insanları gördüm. Hatıralarım canlandı yine. İçimden öylece adını haykırarak koşmak geldi. Tıpkı sevinçten ne yapacaklarını şaşıran çocuklar gibi. Keşke çocuklar gibi özgür olabilsem. Sevinçten haykırsam bile diğer insanların “ne de olsa çocuk o, yapar böyle şeyler” demesinden güç alırdım. Belki halen çocuğum ama bedeni, aklı ve yüreği büyümüş bir çocuk. Ne güzel şey çocuk olmak. Arada sırada dayak gelse bile unuturdum ya da avuturdum büyüyünce geçer diye. Ah! Bu nasıl büyümek böyle? Büyüdükçe acılar daha bir can yakıyor. Hayat telaşesi, okul gibi büyük bir sorumluluk ve en önemlisi aşk gibi can yakan sorumluluk. Bunlar bir şekilde yoluna giriyor da ölüm diye bir saçmalığı anlıyor insan büyüdükçe. En can yakanı da bu. Ölümün aldığını geri vermemesi... öyle işte. Ölümü anlamak hayatı anlamak gibi. Tüm bunlar dolaşırken kafamın içinde yine sana çıktı yolum ve sen aklıma geldin. Soğuk duvarlara doğru açılan kapının eşiğinden geçerken, sol tarafta büyük bir tabelada bir sürü fotoğrafın içinden senin fotoğrafına denk geldim. Zaten sürekli denk geliyorum ama bugün bir farklı geldi bakışların. Nasıl desem, biraz daha umutla bakıyordun sanki ya da bana öyle geldi. Bilmiyorum. Keşke bilebilseydim, belki o zaman suskun bakışlarından da anlamlar çıkarırdım. Böylece zihnimi fazla yormazdım belki susarak seninle de konuşurdum. Kulağıma takardım kulaklığımı, görenler oturup müzik dinlediğimi sanırdı. O sırada ben, dünyadan kopmuş bir şekilde seninle konuşurdum. Biliyor musun bunu hep yapmak istemiştim. Dünya girmeden aramıza, seninle beş dakika bile olsa rahatça konuşmak. Ne de güzel olurdu. Keşke gerçek olsa bu söylediklerim. Dünyadan uzak, insanların dır dırından uzakta hoş bir sohbet. Kulağa ne de güzel geliyor. Neyse ya boş konuşmaktan, sana asıl anlatacağım şeyi anlatmayı unutuyordum az daha. Son bir kaç gündür üzerinde yoğunlaştığım bir iş vardı, hani sana da önce bahsettiğim önemli işlerimden biri. İşte o iş sanırım gerçekleşiyor. Çünkü yaptığım bütün hesaplar eksiksiz tutuyor. Böyle giderse işler yoluna girecek ve ben, seni daha sık ziyaret edebileceğim. Sana bunun verdiği hazzı anlatamam çünkü ben bile daha çözemedim o hazzı. Anlayınca sana da anlatırım merak etme. Benden bugünlük bu kadar. Kendine iyi bak, arada uğrarım yine sana.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.