“Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” dan, aylardır üç kuruş zamı ilan edemiyoruz durumuna getirilmiş milletin hali öksüz ve yetim bir Anadolu çocuğundan farksız , hatta daha beter oldu.
Enflasyon denilen illet , sözde çalışanı kollayan hükümetin sığındığı köhne bir liman gibi. Nasılda alışmışız kabullenmeye , zaten kabullenmesek ne olacak demelere. Kapitalizmin realizmi gölgelemesine…
Asgari ücret tam zamanlı çalışan personele verilmesi gereken minimum maaş hak edişiyken milyonlarca kalifiyeli elemanı bile bu ücretle çalıştıran işveren avuçlarını ovuşturuyor bıyıklarını sıvazlıyor olmalı.
Ya da yarın öbür gün birkaç cengaver peydah olacak, ben bin lira daha fazla veriyorum falan diyecektir. Bir de alkış alacak, padişahım çok yaşa denilecek muhtemel kuvvetle.
Arada bir Avrupa Birliğini de geveliyor şu efendiler ne hikmetse, milletin noel ağacı süslemek dışında Avrupa’ya çok da bir benzerliği yok gibi ama tabi siz bilirsiniz gene de ..
Söylenecek çok söz varken kelime israfına gerek bile duymadığım bir yazının için de durumun vehametini açıklayacak bir kelime arıyorum lügatta.
Türkçe değil eski Türkçe bile durumu pek anlatamıyor, fakat tevazu kisvesi satılıyor riya pazarında, vay halimize…
Lütuf gibi veriliyor kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor, aynı kepçenin sapıyla da milletin gözü oyuluyor, insanca yaşayabilmek şöyle dursun, zorunlu ihtiyaçların bile ucu ucuna karşılandığı bir maaş ile, karnı zor doyan beslenme ihtimalinin zor olduğu aynı maaştan, sağlık ve eğitime bir bütçe ayırmak şöyle dursun, indirimde yoğurt kovalayanlar olmaya mahkum edildik gene…
Üstelik jeopolitik konumu, yer üstü ve yer altı kaynakları, coğrafik konumu ,elverişli iklimi, bereketli toprakları, siyasal konumu ile dünyanın gözünün kaldığı bu cennet vatanda nasıl oluyorda fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmeye mahkum ediliyoruz anlamak zor doğrusu.
Bu millet bunu hak etmiyor derken , mevcut durumumuzu gözden geçirince de okumayan ,araştırmayan ,sorgulamayan , doyumsuz, üretmeden tüketen, popüler kültürün modern kölesi haline gelmiş toplumumuzu düşününce de , müstehak demeden edemiyorum , tabi evine ekmek götürmek derdinde olan , haftada bir proteine ancak ulaşabilen, ömrü boyunca tatile gidemeyen , aç yatan, işsiz kalan, insanımıza da haksızlık etmek istemiyorum.
Tezatlar ülkesinin istikrarlı nizamı, yerinde saymak vesselam.
Sayalım öyleyse, genç nüfus azalsın, gençler çocuk yapmayı asla düşünmeyerek gelecek kaygısı içinde cebelleşedursun, tarihin Şanlı Türk dediği ad mülteci kafası ile yaşamaya mecbur bırakılsın, ve tabi işsiz mezunlar ordusuna değinmeden olmazdı, daha binlerce ekonomik sorunun girdabında,” Sönmeden Yurdumun Üstünde Tüten En Son Ocak” diyerek , varsa cebimizde kırık dökük umutlarla kısmetse 2025 Aralık ayının tılsımına ve tabi yeniden birkaç bey efendinin de vicdanına bırakalım kendimizi…
Bu arada unutmadan , mutlu Noeller millet, aman ha Çam Ağacı süslemeyen kalmasın!