Bu söz, hayatın en derin hakikatlerinden birini fısıldıyor: İnsan, ne kadar yüceltilirse yüceltilsin, kendi gerçekliğine tutunmayı öğrenmelidir.
Çünkü bizi gökyüzüne çıkaranlar, bir gün rüzgâr değiştiğinde, yere inmenin ne kadar sert olabileceğini asla düşünmeyebilirler.
İşte bu yüzden, kanatlarımızla uçmayı öğrenmeden önce, ayaklarımızın yere nasıl sağlam basacağını bilmeliyiz.
Hayatta bazen övgülerle, iltifatlarla, başarılarla yüceltiliriz. O anlarda içimizi bir sıcaklık sarar, kendimizi gökyüzünde süzülüyor gibi hissederiz.
Ama işin sırrı, bu yükselişte değil, dengede gizlidir.
Ayaklarımız yerden kesilse bile, kendimize, değerlerimize ve sınırlarımıza tutunmayı beceremezsek, o yüksekliğin büyüsü geçince kendimizi yalnız, hatta kaybolmuş bulabiliriz.
Düşünün, birinin sizi gökyüzüne çıkardığını…
Orası ne kadar güzel olsa da, kendinizden uzaklaştığınızda gökyüzü bile huzur vermez.
Çünkü asıl mutluluk, birilerinin sizi yücelttiği yerde değil, kendi iç huzurunuzda saklıdır.
Kendine güvenen biri, gökyüzüne çıkarken de, yere inerken de aynı duruşu korur.
Çünkü onun mutluluğu, başkalarının ellerine bırakılmayacak kadar değerlidir.
Bu söz aynı zamanda ilişkiler için de güçlü bir uyarıdır.
Biri size ne kadar güzel sözler söylerse söylesin, ne kadar yücelttiğini hissettirirse hissettirsin, gerçek sevgi ve değer sadece karşılıklı samimiyetten doğar.
Eğer tüm mutluluğunuzu bir başkasının ellerine bırakıyorsanız, o eller çekildiğinde ayakta kalmak çok zor olur.
Ayaklarınız yere basıyorsa, kimse sizi düşüremez.
Çünkü kendi değerinizi, başkalarının size verdiği değerle değil, kendi içsel gücünüzle ölçersiniz.
Hayat bize hep yükselmeyi öğretir, ama bazen alçalmayı ve mütevazı kalmayı unutuyoruz.
Oysa en sağlam adımlar, yere sağlam basanlar tarafından atılır.
Gökyüzüne çıkmak güzeldir, ama uçmayı öğrenmeden orada kalmaya çalışmak risklidir.
Uçmak da bir sanattır; hem rüzgârı tanımayı hem de kendi sınırlarını bilmeyi gerektirir.
Bu söz, hem cesaretle yola çıkmayı hem de köklerimize sadık kalmayı hatırlatır.
Unutmayın, birinin sizi gökyüzüne çıkarmasına ihtiyacınız yok.
Siz zaten gökyüzünü kendi iç dünyanızda taşıyorsunuz.
Ama uçarken de, yere inerken de dengede kalmayı öğrenmek, gerçek bir yaşam sanatı.
Ve en önemlisi: Hayat sizi nereye götürürse götürsün, hep hatırlayın; ayaklarınız yere basıyorsa, düşmekten korkmanıza gerek yok.
Nimet Ünal Mızraklı
@nisanrain