Bazı insanlar, eleştiriyi kendilerine bir kalkan olarak kullanırlar. Sanki dünyanın tüm hatalarını onlara göstermek ve düzeltmek zorundaymış gibi bir misyon üstlenirler. Her sözcüklerinde bir eleştiri, her bakışlarında bir kusur arayışı vardır. Bu insanlar, adeta bir bahçedeki dikenler gibidirler; kendilerini korumak için sürekli batmak zorundadırlar. Ancak ne zaman çiçek açmaya, yani sevmeye yönelseler, o dikenlerin gölgesinde boğulurlar. Dikenler onların sevgiye erişmesini engeller, çünkü sevgi kırılgandır, naziktir; keskin bir eleştirinin gölgesinde filizlenemez.
Sevgi bir çiçek gibidir. Nazik bir dokunuşa, sabırla beklemeye ihtiyaç duyar. Oysa eleştiren insanlar, bu çiçeği ellerine aldıklarında, onu incitmeden tutamazlar. Çünkü ellerinde hep dikenler vardır. Eleştiri, dikenleri besler, sevgi ise onları zayıflatır. Belki de bu yüzden, eleştiriye saplanan ruhlar sevmeyi unutur. Düşüncelerini ve yüreklerini dikenli tellerle çevrelemişlerdir; ne sevgi girebilir o tellere ne de içlerindeki sevgi dışarı çıkabilir.
Bu kişiler için dünya, sadece kusurların görüldüğü bir yer olur. Herkesin hatalarını bulmak, onları dillendirmek, adeta bir yaşam tarzı haline gelir. Oysa ki, dünya bir aynadır ve biz ona nasıl bakarsak, o da bize öyle yansır. Sürekli hatalarla dolu bir dünya arayan, sadece o hataları görür. Ama sevgiyle bakan, o aynada sadece güzellikler bulur. Çünkü sevgi, eleştirinin bulutlarını dağıtan bir güneş gibidir.
Sevgi, kusursuz değildir; aksine, kusurları kabul eden ve onları kucaklayan bir güce sahiptir. Birine sevgiyle yaklaşmak, onun hatalarını görmemek değil, o hatalarla birlikte onu sevmek demektir. Ne yazık ki, eleştiriye saplanan insanlar bunu anlamakta zorlanır. Onlar için her hata bir dağ, her kusur bir uçurumdur. Bu uçurumlar arasında sevmeye yer kalmaz.
Sevmek, eleştirmeye göre daha zor bir eylemdir. Eleştiri, yüzeyde olanı görür ve ona tepki verir; sevgi ise derinlere iner, anlamaya çalışır. Eleştirmek, kısa vadeli bir tatmin sağlar; sevgi ise uzun vadeli bir huzur. Belki de bu yüzden, eleştiren insanlar huzuru bulmakta zorlanırlar. Çünkü eleştiri, sürekli bir eksiklik hissi yaratır; sevgi ise bu eksiklikleri doldurur.
Sonuç olarak, bazı insanlar eleştiriden ve didişmeden sevmeye vakit bulamazlar çünkü onlar, sevginin sabır ve anlayış gerektirdiğini unutur. Sevgiye ulaşmak için dikenlerinden arınmak gerektiğini göremezler. Oysa dünya, eleştiriden çok sevgiye ihtiyaç duyar. Çünkü sevgi, insanların en derin yaralarını bile iyileştirebilen tek ilaçtır. Eleştirinin dikenlerini bir kenara bırakıp, sevmeyi öğrenmek, hem bizim hem de çevremizdeki insanların ruhunu besler.
Nimet Ünal Mızraklı
@nisanrain