ÖĞRETMEN!
Ne muazzam bir kelime...
İlk harfi Ö...
Yusyuvarlak, sınırlarını çizen çember gibi...
İçine aldıklarını koruyan, kollayan ,taşmayan, taşırmayan, sığınak gibi..
"Allah' tan sonra sana emanet Hoca'm " veli duasındaki sır gibi...
Sarı ile beyazın uyumu papatya,masumiyet timsali, çiçeğin tam ortası öğretmenin ta kendisi
sınıfın kalbi gibi...
ÖĞRETMEN ,Sevi yeteneğini kaybetmeden yüksünmeden yol alandır.Öğretmen,heybesindeki
elvan elvan taşları dökendir.Öğretmen ,emekleyen kuzuları yürüten, sendeleyen kuşların
yarasını saran, uçan kartallara yön verendir.Öğretmen, mürekkep denizinde tüm fırtınalara
inat Kaya'ya Bora'ya yüzmeyi öğretendir. Öğretmen, öğrencilerine yepyeni ufuklar açan
kör düğümleri çözendir.
SINIF; dört duvarı örülmüş, tuğlanın ,harcın ,boyanın çok ötesi... Sevgi, hoşgörü ve inançla
örülmüş dantel gibi ...Hayata adımın ilk basamağının atıldığı en ulvi mekan....
Sınıf, öğretmenin besmelesini çekerek girdiği mabet ,tüm bulutları yüklenip toprağın üzerine
yağan yağmur gibi... Bülbülün güle sevdası gibi,can gibi kan gibi...
Sınıfta öğrenilir vatan -millet -bayrak sevgisi , hak- hukuk öğretisi, bilimsel yaklaşımlar,
olumlu davranışlar,etik kurallar, ahlaki öğütler ,değerler eğitimi,sosyalleşmenin ilk merkezi...
Her sınıfın bir ruhu bir rengi vardır öğretmenin üflediği; gül gibi nergis gibi...
Papatyanın tam ortası öğretmenin ta kendisi...
SINIF KAPISI; edep, ince ince işlenmiş nakış gibi..Başını eğerek girer öğretmen bilime
saygısından vav gibi ,dolgun başaklar gibi...Elif gibi dimdiktir ,sancağı teslim etme arzusu,
vatan sevgisi....
ÖĞRETMEN!
Ne muazzam bir kelime...
Baş harfi " Ö "
Üzerinde iki nokta ...
Göz gibi..
Gözüm üstünde, başım gözüm üstüne der gibi ...
Kiminin yatağa aç girişini ,kiminin nasır tutan ellerini,kiminin boyacı sandığından
simsiyah olan avuç içini ,kiminin uzaklara dalan gözlerdeki hüznünü, kiminin
gelecek kaygısını , kiminin mahcubiyetini,kiminin titreyen ürkek bedenini,kiminin aşka
düşmüş yüreğini,kiminin ayakkabısından fırlayan baş parmağını, kiminin gülüşündeki
güzelliği, kiminin kaledeki topla dansını, kiminin şair doğduğunu, kiminin sesindeki buğuyu
izler gözler...
Ve her birine sunacağı sevgiden mayasını çalmış bir anahtar vardır. Adı "UMUT".
Her çiçeğin ayrı ayrı dili vardır: Kimi az su ister kimi çok ; kimi güneş ister kimi gölge... Tek
ortak besinleri vardır SEVGİ...
Kimi uzaktan uzağa "Anla beni hisset" der, kimi "Kayboldum, bul " der, kimi "Ben buradayım
gör" der... Her biri beden dilinden çözülür bir yumak ip gibi...
Öğretmen; yetiştirdiği çiçeği vuslata -ölüm- erene kadar anar, bekler, gözler ; değişmeyen
tek şey yarım asır geçse de "GÖZLER"
ÖĞRETMEN!
Ne muazzam bir kelime...
İki de büyük "E" var ;saklı inci gibi, tüm engellere duvar gibi ...
"Bak, ara ara düşeceksin, sırtını bana daya yavrum!" der gibi... Sımsıcak " YUVA " gibi...
Gece olunca ay çıkar bulutlar arasından aydınlatır dünyayı "ÖĞRETMEN" gibi...
Vesselam!