İkisi de inanılmaz mutlu oldu, her yerde yaşadılar, her yere herkese yetiştiler.
Günler günleri, anlar anları kovaladı ve Julide Anne olacağını öğrendi.
Çok mutlu olmuştu.
Kevin de çok sevindi.
Kevin Julideye çok değer verip ilgisini ve sevgisini her an gösteriyordu.
Julide de aynı şekilde, ilk başta sorun yaşamıştı bu konuda. Zaman her şeyin ilacı olmuştu.
........................................................................
Julide hamileliği boyunca inanılmaz ilgiyle karşılaştı, eşi onu tabir'i yerindeyse ilgiye boğdu. Çevresinde herkes onun üzerine titredi.
Mutlu olduğu anlar olduğu kadar mutsuz olduğu anlar da oldu.
En çok da hiç ummadığı tepkilerle karşılaşınca, derinden sarsılsı.
Eşinin ailesi onu gelinleri olarak görmüyordu
Türkler hakkında olumsuz tecrübeleri olmuştu
Bir gün kayınvalidesi, "Oğlumu kendine bağlamak için hamile kaldığını biliyorum ama hayalini kurduğun mutluluk asla sana uğramayacak", deyip telefonu Julidenin yüzüne kapattı. Julide kahroldu bu sözlere yanlış anladım belki diye düşündü çünkü İngilizcesi mükemmel değildi.
Bu duruma çok içerledi Julide içine dert oldu ve tansiyonu çıkınca soluğu acilde aldılar.
Kevin, Julide'den çok daha fazla üzülmüştü eşine bir şey olacak diye endişe edip durdu.
Julidenin tansiyonunu düşürmeye çalıştılar, gözetim altında kalması gerekecekti bir süre
Müşahade altında olduğu süre boyunca canı sıkılmasın diye bebek çetikleri örmeye başladı hem mavi hem de pembe.
Julide yaşadıklarına inanamıyordu, kendi ailesinin ona olan davranışı yetmezmiş gibi şimdi birde Kevinin Ailesi.
Nikahlarına gelememşlerdi çünkü vize sorunu çözülememişti.
Kevin de fazla ayrıntı vermedi Julide hakkında, ailesini tanıyordu, verecekleri tepkiyi az çok ölçebiliyordu.
Kevinin Ailesi Julideyi onlar evlendikten sonra öğrendi ve kızılca kıyamet koptu.
Miras redleri, soy adımızı kullanamazsın gibi bir sürü tehdit duydu Kevin.
Hiç birine boyun eğmedi.
Julideyle ikisinin sevgisi her şeyle mücadele etmek için güç veriyordu ona. Pes edeceği yerde, Julidenin yaşadıklarını hatırlar kaldığı yerden devam ediyordu mücadeleye.
Julide ile oturup dertleşmeyi özlemişti Kevin. Hamile olduğu için ona fazla yüklenmek istemiyordu
Ağır ilerliyordu süreç, bulantılar, baygınlıklar, duygusal krizler her bir mevsimin en kötü anları gibi. Kevinin Julideye olan sevgisi gün geçtikçe daha da büyüyordu.
Yaşadıklarına üzülüyor keşke hiç birini yaşamasaydı diyordu içinden.
Keşke onu güçlü bir şovalye gibi çekip çıkarabikseydim o anlardan diye düşünüyordu ve gün geçtikçe, Julidenin Babaannesine olan saygısı da kat be kat artıyordu.
"Julide biz İstanbula yaşamaya gidince babaannen de gelsin bizimle ne dersin?diye sormuştu bir gün.
" Kevin iyi düşünmüşsün ama bahçesine bakım kim yapacak, hoş kış mevsimi ama o onların yanına gitmeden uzun süre uzak duramaz, diye cevap vermişti Julide, Kevin ise, " Julide ilk bahar başlangıcında ben bir kaç Gül fidanın İstanbul'daki evin bahçesine de ekmek istiyorum, hem böylece onlardan uzak kalmamış olursunuz, bu arada oradaki bahçe için de bahçıvan alırız haftada bir baksın bakım yapsın, olmaz mı?" diye sordu Julideye.
Duyduklarına çok sevinen Julide
" Kevin çok güzel düşündün, yapalım dediğini yarın babaannemle konuşalım bakalım razı gelecek mi"dedi Julide son olarak.
Tüm bunları duyan Babaannesi çok mutlu olmuş sevinmiş ve değerli hissetmişti kendini.
Julideden başka sahip çıkanı kalmamıştı.
Yük olmak da istemiyordu ama doğacak torunu düşünüyordu ona masal anlatırken ve anılarından bahsederken hayal edemeden duramıyordu.
Julideyi gözler ne vakit onu üzgün görse "patik ör kızım boş ver derine dalıp durma" derdi hep, maksat onu rahatsız eden düşüncelerden uzaklaştırmak.
Julide hastanede çok üzgündü, içine oturmuştu kayınvalidesinin, doğa felaketi gibi ses tonu, hepsi kulağında çınlıyordu beynini oyuyordu durmadan. "Bunları hak edecek ne yaptım", sorularına başlamıştı yine.
Kevinle konuşurken, "biliyor musun, şimdi sorsalar bir dilek hakkın var ne dilersin diye, annenden o, seni istemiyoruz, sen ailemize laik değilsin, sözlerini duymamayı dilerdim, ben onlara bir şey yapmadım" diyebildi sadece gözyaşları içerisinde.
Hastanede, Esma Julideyi yalnız bırakmıyordu, yanına gidince sürekli şaka yapıyordu ona, Kevin ile karar vemişlerdi buna. "bebeğin cinsiyetini biliyor musun?" diye sordu Julideye.
Julide ise "sadece bir kez gittim kontrole hem daha 5 aylık yeni oldum biliyorsun bir ara giderim hem kalp atışını da duymak istiyorum" dedi birden hayallere dalarak.
...............................................................
Gerekli tedavilerden sonra, babaannesini de alıp İstanbuldaki eve yaşamaya başlamışlardı bir süredir.
Kevin ailesi olsa bile bu durumda, onlara mesafe koymayı kendince uygun gördü.
Baba olacağı günü iple çekiyordu. Julide bir süre mesleğinden uzak kaldığı için ara ara kendini kötü hissediyordu.
Kevin bir doktordan randevu alıp Julidenin hamileliği için daha fazla bilgi sahibi olmak istiyordu, içten içe de büyük merakı vardı belli etmese de, bebeği çok merak ediyordu.
Doktor onlara çok ilginç bir müjde vermişti.
Tebrikler ikiz bebekleriniz olacak, cinsiyetlerini bilmek ister misiniz? diye sordu ikisinede bakıp.
Aynı anda "Evet" cevabı geldi
"Bir kız ve bir erkek, tebrikler" demişti doktor
İkisi hem mutlu oldu hemde çok şaşırdı bu habere.
Julide yine ağladı ama bu sefer sevinçten. "iyi ki ördüklerimi hem mavi hem pembe örmüşüm, sanki içime doğmuş gibi" dedi.
Kevin "annelerin içine doğar, sen biliyordun ve bana söylemedin, demek" demişti şaka ile karışık.
............................................................
Julidenin mutlu yuva kurma hayali gerçek olmuştu. Tek bir pürüz kalmıştı
Aileler.
Onlarla uğraşmak için zaman ve sabır gerekti, hatta demir gibi sabrı olmalıydı
İstenmeyen evlat ve gelin olmak, hayatının bir cilvesiydi belki.
Çocukları doğunca Babaannesi çok mutlu olmuştu, "Güneş doğdu gönlüme" deyip durdu. Çocuklara masal, hikaye ve anı anlatır dururdu.
Kevin, Julideye her geçen gün daha çok hayran oluyordu
Ailesi ile ilgili ise "Kevin onlar senin ailen, ara sor, beni istemiyorlarsa istemesinler, ilk kez başıma gelmiyor. Onlar bana izin vermiş olsaydı kendimi tanıtmam için daha iyi olurdu ama onlar öyle uygun gördüyse, neden neden diye sorgulamanın bir mantığı yok", demişti Julide.
Kevinin Ailesi ona şart koşmuştu torunlarına onların belirlediği isimleri koymalarına
Julide iki isimleri olsun deyip, tartışma ortamından uzak tuttu kendilerini
Çocuklarının isimleri Öykü Lia ve Efe Leo olmuştu.
Bu çözümü çok sevmişti Kevin
İsimler konusunda hiç karışmadı eşine.
"Senin hakkın isim koymak, nasılsa soy adları benim soyadım", demişti eşine sevgiyle bakıp
Julide güllerini özleyince bahçeye iner onlarla hasret giderirdi.
Arada çocuklarının sesleri karışırdı o anki güllerle dertleşme anlarına.
Güller ve Julide tek onlar onu hiç hor görmedi bağrına bastı, ve Babaannesi, Dedesi ve Kevin.
Ağırdı taşıdığı yük ama artık düşünmüyordu onları, ailesi vardı tüm dikkatini ve sevgisini onlara vermişti.
Daha az düşünüp daha az üzülüyordu artık.
Kevin de ona hatırlatmıyordu onları.
"Julide iyi ki sen Seminere geldin ve biz tanıştık, iyi ki karşılaştık seninle birlikte Aile kurduğumuz için çok mutluyum.
Ailem de kabullenecek merak etme" diyordu Kevin.
Julide, arada yine güllere bakıp, "neler yaşadım neler, iyi ki kader beni hayatımda olan insanlarla karşılaştırdı" diye geçiriyordu içinden.
Eskiden olsaydı "yine istenmeyen, sevilmeyen ben", diye düşünürdü
Artık, değer verilen, mutlu ve sevilendi Julide..............
Her kışın bir baharı var, her hikayenin de bir sonu.
Aylin Özgür