Kalemimi kağıdımı alıp kaçıp geldim yanına
Özlem giderelim dedim bu tenha, bomboş sayfalarda
Günün koşuşturması ve yoğunluğu içinde bazen göz göze bile gelemezken
Söz söze gelelim dedim
Bazen seslerimizi bile duymaya hasret kalan kulaklarımız aç kaldı birkaç güzel söze
O sözlerin dibine vuralım dedim
Nasılsın demek için gelmedim yani
Nasıl olmak isterdin, nasıl olmamızı isterdin diye sormaya geldim
Kollarımızı birbirimize dolayacak bile zaman bulamıyorken
Yazdıklarımla seni sarmaya geldim
En güzel anındayım belki de günün
Hava zifiri karanlık, herkes uyumuş dışarda içim kadar puslu bir hava
Seninle ben bu sayfada buluşmuşuz
Günün yorgunluğu henüz sana diyeceklerimin üzerine çökmemiş
“Oh be diyorum, nihayet!”
Elini sımsıkı tutuveriyorum kimseler yokken bu bembeyaz sayfanın loş satırlarında
O satırlar ki imreniyor seninle kurduğum hayallere
O hayaller ki beni sana yakınlaştırıyor, beni sende tutuyor
Bir gün gerçekleşir umuduyla beni sana daha çok bağlıyor
Hayallerim alacaklıyken senden
Ben senden gidemiyorum
Bak ne diyeceğim sana ben
Bir yaşam telaşının sayfaları arasında unutulan bir gül yaprağı gibi sararıp solmadan
Yarın bir defter arasında müsait bir satırda buluşalım mı?