DÜNYA NE KÜÇÜKSŪN On sekizli yaşlarda iken üniversite otobüs durağında hep bir mendilci görürdüm, elleri ayakları eğilmiş, esmer ,orta boylu ,gözleri hüzün kokan bir adam. Elinde tablası içi dolu selpak mendil ,hiç konuşmazdı sadece elindeki mendilleri uzatırdı. Sesini ah bir duyursa belki daha çok satacaktı ama o hep susmayı seçerdi,hem belki de dilsizdi. Üniversite yıllarım süresince, 4 yıl, ona nerede rastlasam cebimde olan tüm bozuklukları bazen de tüm paraları avucuna koyardım. Çünkü gözleri dolu dolu bakan bu garibanın bedensel özrünün dışında, ruhunun da çok yaralı olduğuna yüreğim nedensiz şahit olurdu. Onun duasını almanın mutluluğu ile okula koşar ve ertesi gün durakta beni bekleyeceğinin eminliğine adım gibi inanırdım. Onun duasını almaktan mıdır bilmiyorum, üniversitede Edebiyat Fakültesini okumak egitim hayatimda okuduğum en kolay okul yıllarım olmuştu. Dersler bana ninni gibi gelmiş, yazar şair hayatları gözlerime bulut bulut gizlenmiş, okula başlamak ve bitirmek salise kadar kısa sürmüştü. Ve nihayet mesleğe geçmiştim, tayin olduğum yerde de başka mendilciler vardı elbette ama hiçbiri onun kadar içten ve samimi değildi. Topallayarak arkamdan koşan , beni görünce gözlerinden ışıklar saçan ,üniversite otobüsüne bindiğimde otobus hareket edene kadar el sallayan hatta okul dönüşümde yine mendillerini uzatan bu adam yoktu artık... Aradan 20 yıl geçti ,memleketime yani üniversiteyi okuduğum yere dönmüştüm. Şehrin tam orta yerinde ,saat kulesinin önünde tabyayla önüme mendiller çıktı, elim cebime tam gitmişti ki başımı kaldırdığımda yıllar önceki mendilcinin olduğunu gördüm. Evet ,evet bu benim mendilciydi hani şu konuşamayan ama yüreği hep konuşan mendilci. Paniklemiş halde uzun uzun baktı ve kocaman gülümsedi.Ne diyeceğimi bilemedim sadece yïllar önceki güzel bir insanla karşılaşmanın mutluluğu ile gülümsedim,ardından çizgiler düşmüş yüzüne bakıp "Bir mendil verir misiniz ?"dedim . İşte o an ,gözlerinden süzülen yaşını elinin tersiyle silip titreyen elleriyle tabyayı bana uzattı ve ilk kez sesini duyurdu: "Hepsi sizindir, para istemem " Gözyaşı ile karışık bir mutluluğa şahit olmanın haliyle şaşkın halde cevapsız kaldım . Caddenin tam orta yerinde yıllar sonrası karşılaşılan bu muhabbette sesini ilk kez duyduğuma mı şaşırayım yoksa korno seslerinden kitlenen trafiğe sebep olan buluşmaya mı? .... Dunya ne küçüksün ,deyip tebessümü kuşandım ve yoluma devam ettim.
Öznur Türk Özöncel