Anasayfa
Yazarlar
Öznur Türk Özöncel
Yazı Detayı
Bu yazı 13050+ kez okundu.
GÖKYÜZÜ DIŞARDAN DAHA GÜZEL
Kış geceleri kuzine sobalarımız olurdu patatesleri dizip pişirdiğimiz ve üzerinde fokur fokur kaynayan sularımız ;her an çay demlemeye ya da yemeklere hızır servis sularımız...
Soba üzerinde portakal,limon kabuklarımız olurdu her an mis kokusuyla sarhoş olduğumuz...
Hafta sonları kocaman aile buluşmaları
teyzeler, dayılar, amcalar ; gece yarılarına kadar kahkahalar, sohbetler..
Sokak lambaları altında gittiğimiz kaldırımlar ve gece yarısı uyku sarmış bedenlerimizle gece yarısı dönüşler...
Bayramlar ah bayramlar ne de güzel idi...Büyük heyecanla beklediğimiz bayramlar...
Canım annem, her bayram ablamla bana aynı elbiseden dikerdi kırmızı ,sarı, pembe...
Kırmızı ya da beyaz ayakkabılar ve çantalarımız olurdu bu rengarenk kıyafetler altında....
Babacığım biz iki kız kardeşe bir beyaz bir kırmızı çanta alırdı değişik kullanalım diye; işte bayram sabahı da başlardı tartışma; ben muhakkak kırmızıyı takmalıydım hayır hayır ablam da onu takmalıydı...
Annemin diktiği bayramlıklar aynı olduğundan ablacığım kendi kıyafetine hep bir işaret koyardı misal kravatlı kırmızı elbisesine minik bir çiçek örüp yerleştirmişti .
Bayram gecesi ellerimize kına yakılırdı sabaha kadar uyuyamazdım öyle sıkıntılara gelecek çocuk değildim ;galiba hep özgürlüğüme düşkündüm.
Kına kokusuna olan muhabbetim ve yarın ellerime bakacak olan gözlerimin mutluluğu ile uyanık da olsam sabahı beklerdim...
Bayramlarda kapı kapı gezip topladığımız rengarenk şekerleri kına kokuları arasında kırmızı çantama yerleştirmek ve aynı gün hemen tüketmek ne zevkli idi...
Uyanık arkadaşlarım ise topladığı şekerleri bayram sonrasına saklar tadını çıkara çıkara yer ve ağzımızı sulandırmayı başarırlardı...
Ah çocukluğum, mahalle maçları ne de zevkli olurdu ya da mahallede kızak kaydırmaca ya da çivi oyunu ya da ipi başından yukarı kaldırıp el yerde bacaklar havada atlayışlar...
Körebe ,saklambaç ,beştaş,yakantop daha neler neler...
Gece saat onlara kadar mahalle aralarında oynamak ve çocuk sesleri bize hoş gelirdi lakin komşulara nasıl gelirdi bilmem ?
Bizler dünyanın en mutlu çocukları idik.
Annemiz akşam yemeği için balkondan Öznur, İlknur diye seslendirince ben ağaç arkasına saklanırdım; ablamsa kulaklarını tıkar "duymuyorum, duymuyorum... "diye cevap verirdi kendince...
Bezen de mahallede su patlardı ,ooo değmeyin keyfimize önce su partisi yapar sonra üstümüz kuruyana kadar güneşe sırtımızı döner, kınalı ellerimizle beştaş ya da kibrit dizmece oynardık.
Eve gitmeye de gerek duymazdık
nasıl olsa içme suyumuz da vardı artık...
Eve girdiğiniz vakit ise ekmek arası bir seyler hazırlayıp kaptığımız gibi kaçardık.
Sokaklar bizim anne kucağımızdı sanki...
Bir gün sırt çantama birkaç günlük yiyecek koymuş herkes uyurken yaz sabahı yola çıkmıştım acıktığımda yediğim yemek ve suyum da vardı artık daha kimseye ne ihtiyacım vardı ki...
Sonra can sıkıntısından çamurdan minik minik meşhur malatya köfteleri yuvarlamış sonra onu ateş yakıp tenekelerde pişirmiştim...
Sokakta tek başına oynamak bile güzeldi ...
Sokaktan eve girdiğim vakit lisenin başı idi yani biraz büyükçe....
Napayım ,gökyüzü dışardan çok daha güzel görünüyordu.
Sevgilerimle...
Öznur Türk Özöncel
Ekleme
Tarihi: 04 Haziran 2024 - Salı
GÖKYÜZÜ DIŞARDAN DAHA GÜZEL
Kış geceleri kuzine sobalarımız olurdu patatesleri dizip pişirdiğimiz ve üzerinde fokur fokur kaynayan sularımız ;her an çay demlemeye ya da yemeklere hızır servis sularımız...
Soba üzerinde portakal,limon kabuklarımız olurdu her an mis kokusuyla sarhoş olduğumuz...
Hafta sonları kocaman aile buluşmaları
teyzeler, dayılar, amcalar ; gece yarılarına kadar kahkahalar, sohbetler..
Sokak lambaları altında gittiğimiz kaldırımlar ve gece yarısı uyku sarmış bedenlerimizle gece yarısı dönüşler...
Bayramlar ah bayramlar ne de güzel idi...Büyük heyecanla beklediğimiz bayramlar...
Canım annem, her bayram ablamla bana aynı elbiseden dikerdi kırmızı ,sarı, pembe...
Kırmızı ya da beyaz ayakkabılar ve çantalarımız olurdu bu rengarenk kıyafetler altında....
Babacığım biz iki kız kardeşe bir beyaz bir kırmızı çanta alırdı değişik kullanalım diye; işte bayram sabahı da başlardı tartışma; ben muhakkak kırmızıyı takmalıydım hayır hayır ablam da onu takmalıydı...
Annemin diktiği bayramlıklar aynı olduğundan ablacığım kendi kıyafetine hep bir işaret koyardı misal kravatlı kırmızı elbisesine minik bir çiçek örüp yerleştirmişti .
Bayram gecesi ellerimize kına yakılırdı sabaha kadar uyuyamazdım öyle sıkıntılara gelecek çocuk değildim ;galiba hep özgürlüğüme düşkündüm.
Kına kokusuna olan muhabbetim ve yarın ellerime bakacak olan gözlerimin mutluluğu ile uyanık da olsam sabahı beklerdim...
Bayramlarda kapı kapı gezip topladığımız rengarenk şekerleri kına kokuları arasında kırmızı çantama yerleştirmek ve aynı gün hemen tüketmek ne zevkli idi...
Uyanık arkadaşlarım ise topladığı şekerleri bayram sonrasına saklar tadını çıkara çıkara yer ve ağzımızı sulandırmayı başarırlardı...
Ah çocukluğum, mahalle maçları ne de zevkli olurdu ya da mahallede kızak kaydırmaca ya da çivi oyunu ya da ipi başından yukarı kaldırıp el yerde bacaklar havada atlayışlar...
Körebe ,saklambaç ,beştaş,yakantop daha neler neler...
Gece saat onlara kadar mahalle aralarında oynamak ve çocuk sesleri bize hoş gelirdi lakin komşulara nasıl gelirdi bilmem ?
Bizler dünyanın en mutlu çocukları idik.
Annemiz akşam yemeği için balkondan Öznur, İlknur diye seslendirince ben ağaç arkasına saklanırdım; ablamsa kulaklarını tıkar "duymuyorum, duymuyorum... "diye cevap verirdi kendince...
Bezen de mahallede su patlardı ,ooo değmeyin keyfimize önce su partisi yapar sonra üstümüz kuruyana kadar güneşe sırtımızı döner, kınalı ellerimizle beştaş ya da kibrit dizmece oynardık.
Eve gitmeye de gerek duymazdık
nasıl olsa içme suyumuz da vardı artık...
Eve girdiğiniz vakit ise ekmek arası bir seyler hazırlayıp kaptığımız gibi kaçardık.
Sokaklar bizim anne kucağımızdı sanki...
Bir gün sırt çantama birkaç günlük yiyecek koymuş herkes uyurken yaz sabahı yola çıkmıştım acıktığımda yediğim yemek ve suyum da vardı artık daha kimseye ne ihtiyacım vardı ki...
Sonra can sıkıntısından çamurdan minik minik meşhur malatya köfteleri yuvarlamış sonra onu ateş yakıp tenekelerde pişirmiştim...
Sokakta tek başına oynamak bile güzeldi ...
Sokaktan eve girdiğim vakit lisenin başı idi yani biraz büyükçe....
Napayım ,gökyüzü dışardan çok daha güzel görünüyordu.
Sevgilerimle...
Öznur Türk Özöncel
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(4)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Nazan
(03.06.2024 21:59 -
#2043)
Ne güzeldir her çocukluk.Eline yüreğine sağlık.Çok güzel yazmışsın.
Öznur Türk Özöncel En özel zaman...çocukluk...teşekkür ederim Nazan Hanım
Nazan
(03.06.2024 21:59 -
#2044)
Ne güzeldir her çocukluk.Eline yüreğine sağlık.Çok güzel yazmışsın.
mhmtygt44
(05.06.2024 22:20 -
#2046)
Ellerine sağlık
Öznur Türk Özöncel Okuyan yüreğinize sağlık
Öznur Türk Özöncel Okuyan yüreğinize sağlık