Kızıla çalan gökyüzünün kucağında,maviye boyamaya çalışıyordu hayallerini. Kırlangıç olup süzülüyordu mavinin göğünde, kuğuya dönüşüyordu birden bire yeşilin gölünde. Yoksa tam tersi mi olmalıydı... Sıfatla isim yer değiştirince daha mı gerçek olurdu düşleri...Ruhunda dans eden renklerin sağır olduğu bir dönemde;sıfatların ne önemi vardı ki?
Uykusuzluğun kaçıncı gecesindeydi bilmiyordu.Zihninin özgürleştiği bu saatlerde farklı hayatlar yaşayabiliyordu,ansızın canlanan senaryolarda. Belki de bir kaçıştı onun için bu huysuz karanlık zamanlar. Kalbinin karasına bulanmış birsürü insan silüetiyle boğuşuyordu,hayatının nefes aldığı saatlerde.
Öyle ki insanların gözlerine baktığında her renk kalbe şahit oluyordu.Bir bakış huzura kapı açarken, bir bakış çılgınlık aşılardı hücrelerine. Bazen uzak,ıssız yollara sürüklenirdi, bazen de siyaha boyanırdı umudunun ışığı. Neticede herkes bir renk taşırdı kalbinde. Ve o renkler büyütürdü adım adım her nefeste.Eskiden pembeydi gülüşleri, turuncu bakardı gözleri. Kalbi kıpkırmızıydı, yeşile çalardı sesinin rengi.Ya şimdi neden griye döndü bütünüyle.Neden insanlar dokundukları hayatları boyardı siyaha? Bu kadar kötü olmak için bu çabaya gerek var mıydı?
Oysa!iyi olmak çok kolaydı. Kendine başka birinin penceresinden baktığında karşındaki kişiden memnunsan çokta zorlanmazsın. Çünkü iyilik kendine yakışandır. Sana yapışandır. Bir parça bencilliğinden silkinip sadeliğine döndüğün noktada yol almaya başlarsın. Dünyanın senin etrafında dönmediğini farkettiğinde, başkalarının dertlerini anlayıp, onlar için ağlayabildiğinde ve sadece dinleniyor olmanın dışında, dinlemenin de özel olduğunu gördüğünde kötü olmak için bir nedenin kalmıyor.
-Kalbimin, ruhumun ve aklımın üzerinden çekin karanlığınızı. Pembemi,mavimi,yeşilimi ve en önemlisi kalbimin kırmızısını geri verin bana. Renklerle sarmalanayım gri soğunuzdan... diye haykırdı Bade.Sessizliğin gölgesine, yalnızlığın sessizliğine...Bir süre sonra karanlıktan yansıyan ışığa çevirdi yüzünü...Işığın yaklaşmasıyla ısındı sanki bedeni. Yaman dı gelen.Ayağa kalktı, yüzüne baktı. Yaman konuşacakken parmağını dudaklarının üstüne koyup susturdu ve heyecanının beslediği merakla sordu. Peki ya siz? Sizin kalbiniz hangi renk?
Yaman, bir taraftan ne olduğunu anlamaya çalışırken duyduğu soru karşısında şaşırmıştı. Ancak varlığının kulağına şarkılar fısıldadığı bu kadın belli ki onu hep bu durumda bırakacaktı. Bade'nin gözlerine baktı. Derinliğinde kaybolduğu gözlere bakarken konuşmak gerçekten çok zordu. Tüm varlığını bütünleştirmek istediği bu olağanüstülük karşısında tek bir şey söyleyebildi.
- Şimdiye kadar ne renkti bilmiyorum ama artık kalbim bir gökkuşağı.
Bade,mutluluğun rengini değiştirdiğinden çok emindi. Yaman'a baktığında gördüğü tek renk beyazdı. Çünkü Yaman onun için birçok şeyin ölümü iken bir çok şeyin düğünüydü...
Anasayfa
Yazarlar
Hülya Ölçücüoğlu
Yazı Detayı
Bu yazı 901+ kez okundu.
KALBİNİZ HANGİ RENK?
Kızıla çalan gökyüzünün kucağında,maviye boyamaya çalışıyordu hayallerini. Kırlangıç olup süzülüyordu mavinin göğünde, kuğuya dönüşüyordu birden bire yeşilin gölünde. Yoksa tam tersi mi olmalıydı... Sıfatla isim yer değiştirince daha mı gerçek olurdu düşleri...Ruhunda dans eden renklerin sağır olduğu bir dönemde;sıfatların ne önemi vardı ki?
Uykusuzluğun kaçıncı gecesindeydi bilmiyordu.Zihninin özgürleştiği bu saatlerde farklı hayatlar yaşayabiliyordu,ansızın canlanan senaryolarda. Belki de bir kaçıştı onun için bu huysuz karanlık zamanlar. Kalbinin karasına bulanmış birsürü insan silüetiyle boğuşuyordu,hayatının nefes aldığı saatlerde.
Öyle ki insanların gözlerine baktığında her renk kalbe şahit oluyordu.Bir bakış huzura kapı açarken, bir bakış çılgınlık aşılardı hücrelerine. Bazen uzak,ıssız yollara sürüklenirdi, bazen de siyaha boyanırdı umudunun ışığı. Neticede herkes bir renk taşırdı kalbinde. Ve o renkler büyütürdü adım adım her nefeste.Eskiden pembeydi gülüşleri, turuncu bakardı gözleri. Kalbi kıpkırmızıydı, yeşile çalardı sesinin rengi.Ya şimdi neden griye döndü bütünüyle.Neden insanlar dokundukları hayatları boyardı siyaha? Bu kadar kötü olmak için bu çabaya gerek var mıydı?
Oysa!iyi olmak çok kolaydı. Kendine başka birinin penceresinden baktığında karşındaki kişiden memnunsan çokta zorlanmazsın. Çünkü iyilik kendine yakışandır. Sana yapışandır. Bir parça bencilliğinden silkinip sadeliğine döndüğün noktada yol almaya başlarsın. Dünyanın senin etrafında dönmediğini farkettiğinde, başkalarının dertlerini anlayıp, onlar için ağlayabildiğinde ve sadece dinleniyor olmanın dışında, dinlemenin de özel olduğunu gördüğünde kötü olmak için bir nedenin kalmıyor.
-Kalbimin, ruhumun ve aklımın üzerinden çekin karanlığınızı. Pembemi,mavimi,yeşilimi ve en önemlisi kalbimin kırmızısını geri verin bana. Renklerle sarmalanayım gri soğunuzdan... diye haykırdı Bade.Sessizliğin gölgesine, yalnızlığın sessizliğine...Bir süre sonra karanlıktan yansıyan ışığa çevirdi yüzünü...Işığın yaklaşmasıyla ısındı sanki bedeni. Yaman dı gelen.Ayağa kalktı, yüzüne baktı. Yaman konuşacakken parmağını dudaklarının üstüne koyup susturdu ve heyecanının beslediği merakla sordu. Peki ya siz? Sizin kalbiniz hangi renk?
Yaman, bir taraftan ne olduğunu anlamaya çalışırken duyduğu soru karşısında şaşırmıştı. Ancak varlığının kulağına şarkılar fısıldadığı bu kadın belli ki onu hep bu durumda bırakacaktı. Bade'nin gözlerine baktı. Derinliğinde kaybolduğu gözlere bakarken konuşmak gerçekten çok zordu. Tüm varlığını bütünleştirmek istediği bu olağanüstülük karşısında tek bir şey söyleyebildi.
- Şimdiye kadar ne renkti bilmiyorum ama artık kalbim bir gökkuşağı.
Bade,mutluluğun rengini değiştirdiğinden çok emindi. Yaman'a baktığında gördüğü tek renk beyazdı. Çünkü Yaman onun için birçok şeyin ölümü iken bir çok şeyin düğünüydü...
Ekleme
Tarihi: 17 Eylül 2024 - Salı
KALBİNİZ HANGİ RENK?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.