Reklam kod içeriği yüklenmemiş.
Dilek Tuna Memişoğlu
Köşe Yazarı
Dilek Tuna Memişoğlu
 

YUFKA EKMEĞİ VE BİZİM KADINLAR- YAZİ-NEŞMİYE

  Gün doğumunun hemen ardından tozlu yolları ardımızda bırakarak vardığımız köyde kadınlar çoktan uyanmıştı. Küçük toprak damın içinden gelen oklavanın tahtayı döven sesine, ateşin çıtırtısına, pişmiş ekmeğin kokusuna doğru yürüdüm. Minicik kuytuda iki Anadolu kadını sabahın yedisinde ekmek pişiriyorlardı ocak başında. Biri yumruk kadar hamur bezesini maharetle incecik açıyor, diğeri pişiriyordu. Kim bilir kaç yıldır bu eller ekmek pişiyordu sabah yavrular yesin diye. Yüksünmeden, üşenmeden. Güleç yüzleriyle, merhametli yürekleriyle. Birinin adı Yazi Türkçe’de Yeter anlamına geliyormuş. Çok kız olunca ailede, “Yazi” demişler. Yeter… Erkeğe dönsün soyumuz… Çoktur Anadolu’da bu isimlerden, hikâyelerden. “Dönüş” ler, “Döne” ler, “Yeter” ler hep isimlerinin ardındaki hikâyenin hüznünü saklarlar gülümsemelerinin ardında. Ocak başındaki tatlı kadının adı ise Neşmiye. Bu bölgelerde kız çocuklarına konulan bir isimmiş. İkisi de yavruları için çabalayan fedekâr ana. Anadolu kadını. Anlatmak istedikleri ama anlatamadıkları ne çok cümleleri var. Hayattan bekledikleri, Umutları Hayalleri İmkânsızlıklar içinde dahi olsa hayata tutunmaları örnek alınası. Gülümsemeleri, konuşmaları ne kadar doğal. Tıpkı sacda doğal undan pişirdikleri yufka ekmekleri gibi. Benimle paylaştılar o günkü rızıklarını. Hemen sıcağı sıcağına koparıp yedim. Anne kokulu ekmeklerini. Sofralarında oturdum. Dönüşde çantama azık oldu yufkalar. Kokusu, sıcaklığı hep hafızamda. Ne ekmeği, ne bu güzel kadınları hiç unutmayacağım. Canım Anadolu Kadınlarım @diletuna
Ekleme Tarihi: 18 Ekim 2024 - Cuma

YUFKA EKMEĞİ VE BİZİM KADINLAR- YAZİ-NEŞMİYE

 

Gün doğumunun hemen ardından tozlu yolları ardımızda bırakarak vardığımız köyde kadınlar çoktan uyanmıştı.

Küçük toprak damın içinden gelen oklavanın tahtayı döven sesine, ateşin çıtırtısına, pişmiş ekmeğin kokusuna doğru yürüdüm.

Minicik kuytuda iki Anadolu kadını sabahın yedisinde ekmek pişiriyorlardı ocak başında.

Biri yumruk kadar hamur bezesini maharetle incecik açıyor, diğeri pişiriyordu.

Kim bilir kaç yıldır bu eller ekmek pişiyordu sabah yavrular yesin diye.

Yüksünmeden, üşenmeden.

Güleç yüzleriyle, merhametli yürekleriyle.

Birinin adı Yazi

Türkçe’de Yeter anlamına geliyormuş.

Çok kız olunca ailede, “Yazi” demişler.

Yeter…

Erkeğe dönsün soyumuz…

Çoktur Anadolu’da bu isimlerden, hikâyelerden.

“Dönüş” ler, “Döne” ler, “Yeter” ler hep isimlerinin ardındaki hikâyenin hüznünü saklarlar gülümsemelerinin ardında.

Ocak başındaki tatlı kadının adı ise Neşmiye.

Bu bölgelerde kız çocuklarına konulan bir isimmiş.

İkisi de yavruları için çabalayan fedekâr ana.

Anadolu kadını.

Anlatmak istedikleri ama anlatamadıkları ne çok cümleleri var.

Hayattan bekledikleri,

Umutları

Hayalleri

İmkânsızlıklar içinde dahi olsa hayata tutunmaları örnek alınası.

Gülümsemeleri, konuşmaları ne kadar doğal.

Tıpkı sacda doğal undan pişirdikleri yufka ekmekleri gibi.

Benimle paylaştılar o günkü rızıklarını.

Hemen sıcağı sıcağına koparıp yedim.

Anne kokulu ekmeklerini.

Sofralarında oturdum.

Dönüşde çantama azık oldu yufkalar.

Kokusu, sıcaklığı hep hafızamda.

Ne ekmeği, ne bu güzel kadınları hiç unutmayacağım.

Canım Anadolu Kadınlarım

@diletuna

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rotayonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.