Dünkü Malatya depremi esnasında telefon geldi arayan kızım idi Gaziantep ' ten ...
(Ben ,ayakta fırına yapışmış fena halde)
Fırının tam yanında tlf olunca hemen açıverdim
" Efendim kuzum " dedim.
" Anneeee ,anfideyiz çokk kötü sallanıyoruz! " dedi "
Aaa! Rabbim korusun" deyiverdim
Ardından kızım " Acaba merkez neresi hâlâ sallanıyoruz " dedi...
Dedim ki" Nere ise durur elbet , konuşma, dua et "
Kapattık telefonları...
Ardından iki dakika geçmedi aradı yine " Annee!!!
5.9 Malatya Kale merkez "
Anne olmak mı ? Bazen susmak...işte!!!
6 Şubat geldi aklıma; göçükten çıkan görümcem, eşini ve eşinin akrabalarını 14 katlı aile apartmanında Adıyaman 'da kaybetmişti ...
Tek sağ çıkan o ve iki çocuğu oldu...
(Ah, kapkara Karakuş heykeli ve caddesi ne acılara şahit!)
Görümcemi kurtaran ise Allah 'ın izniyle yeleğinin cebine koyduğu telefonu idi...
12 saat sonra sağım... yaşıyorum....dönün....lütfennn mesajı...
Ve...Bizler o günden beri telefonlarla uyur telefonlarla kalkar olduk ...
Dün annem telefonunu bende unutmuş hemen babamı aradım
" Babacığım, annem telefonunu bizde unutmuş, saat geç; yarın getiririm inşallah ama sen sakın sarjsız bırakma telefonunu ve hep yanında tut, olur mu ?
O da endişe ile karışık emin ses tonunu yakalamaya çalışarak " Tamam kızım , açık tutarım hep " diyor.
Vallahi psikoloji denen şey yine yatak yorgan topladı bu aralar!
Malatya ' dan selamlar...
Öznur Türk Özöncel