Otuz yıla yakın öğretmenlik hayatımda çok çiçeğe su verdim, çok çiçeğe dokundum ,çok çiçekte açtım çok çiçekte renklendim...
Sevgiyi, şefkati, merhameti, çınar gibi dimdik durmayı, hayal kurmayı onlardan öğrendim.
Bana sunulan bu kutsal mesleği kendime "Cennet Kapısı" edindim.,çocuklarımla bir dünya kurdum ;o dünyamda huzur, vicdan ve umut vardı.
Hep" mavi" dedim" ille de mavi" umudun rengi.....
Mesleğe başlarken Mehmet Akif Ersoy 'un şu vecizesini meslek hayatımda şiar edindim:
"Kenar -ı Dicle'de bir kurt kapsa koyunu ,
Gelir de adl-i ilahi Ömer 'den sorar onu!"
Evet ,adaletten şaşmamalı idim ve bana verilen görevi hakkıyla yerine getirebilmeliydim. Bunun için de çiçeklerimi iyi tanımalı ,topraklarını ve türlerini iyi bilmeliydim.
Kimi gelincik gibiydi hemen bir rüzgarda dağılıverirdi,kimi papatya gibi dayanıklı, güçlü idi kimi gül gibi lale gibi hep önde hep lider idi...
Okula girerken mescide girer gibi besmele ile yol almak gerektiğini Üstad Nurettin Topçu'nun Türkiye 'nin Maarif Davası kitabından kendime düstur edindim.
Bu yolda emekli olmuş çok kıymetli öğretmenlerimizden de istifade ettim : "Bugün elinde olan öğrencilerinin kıymetini bil, yarın elinden uçup gidecekler "deyişleri dün gibi aklımdadır.
Öğretmen olmak, hayatlara yön veren adanmışlıktır.
Öğretmen,vatan,din ,bayrak ,millet sevgisini şefkatle yoğurandır.
Öğretmen,bin kişilik okulda ,üç yüz elli kişilik nöbet koridorunda düşeni kaldıran, ağlayanı susturan, küsleri kucaklaştırandır. Edebî kuşanmanın erdem olduğunu ısrarla ama ısrarla öğretendir. Haramı ,helali,yalanı dolanı ,kul hakkını ,alın teri ile memlekete hizmeti usanmadan anlatandır.
Öğretmen bir komutan edasıyla ordusuna kılıcı, kalkanı kuşanmayı öğretendir .Öğretmenin kalkanı sevgi ; kılıcı ise ilmi ve kalemidir .
Öğretmenliğin karşılığı minik yüreklerdir
Öğretmenin iklimi sınıfıdır ; fedakarlık ve özverili çalışması vicdanıdır.
Öğretmenlik, "Dünyaya yeniden gelsem yine öğretmen olurdum" diyenlerin dünyasıdır vesselam.
ÖZNUR TÜRK ÖZÖNCEL