Marangoz ustası John Luis yaşamının bir döneminde kör olacağını biliyordu.Yalnızca babası değil büyük babası,büyük büyük babası da aynı derde düçar olmuşlardı. Sebepsiz körlük... Doktorlar ne kadar araştırdılarsa da bu hastalığa çare bulamamışlar "Körlük ,genetik "tanısıyla işin içinden çıkmışlardı.Yirmili yaşlara gelindiğinde ailenin tüm erkeklerinde görülen kalıcı körlük, gizemini asırlarca koruyacağa benziyordu.
Arjantin' in güneyinde , yoğun kar yağışının ve soğuk kışların hakim olduğu kasabada doğmuştu John. Marangoz olan babasının yanında işe başlaması ilkokul yıllarında idi.Babasının görmeyen gözleriyle kendisine yaptığı tahtadan at onun ilk oyuncağıydı .Yağız bir ata binen süvari gibi kendini hisseden bu güzel çocuk mutlu olmayı hak eden incelikte ve zariflikte idi.
...
Yıllar ,yılları kovaladı ,Jhon büyüdü koca adam oldu .Liseyi bitirdiği mezuniyet gününün akşamında sıcak aile ikliminde harika bir yemek yediler.Annesinin yaptığı ıslak kek epey kabarmış ve dinlenmiş görünüyordu,kız kardeşinin özene bezene hazırladığı pasta tabakları ve çaylarla oturma odasına geçtiler.Bir yaz akşamında ılık bir rüzgar pencereden içeri giriyor,yüzleri serin bir dokunuşla mest ediyordu. Jhon ,bu tatlı havanın tatlı sohbetini hayallerine dair planlarıyla araladı ve artık 18 yaşına geldiğini hep düşlerinde gördüğü Hukuk Fakültesini okumak istediğini söyledi.
Sofrayı bir anda sessizlik kapladı,annesi şaşkın ve bulut inmiş gözleriyle eşinin yüzüne baktı, odayı devasa sessizlik kapladı, çünkü yirmi yaşına gelen tüm erkek çocuklarda görülen körlük kaçınılmazdı, Jhon 'un da bu hale gelmesine sayılı aylar kalmıştı.Babasını bir yutkunma hissi aldı ve boğazında bir şey kalmışçasına öksürdü .Jhon ,bu şekilde karşılanacağını az çok tahmin ediyordu.Jhon emin bir ses tonuyla sözlerine devam etti:
"Sakın önüme setler çekmeyin, körlük demeyin,ben her şeye hazırım,mesleğimde hiçbir engeli tanımayacağıma söz veriyorum sadece bana izin verin hayallerimin peşinde gideyim" dedi.Herkes şaşkınlık içinde birbirine bakıyor ,bu hayal karşısında ne diyeceklerini bilememenin kargaşasını yaşıyordu.Babası aynı kaderi yaşayacak oğluna yeni bir düzen kurmuştu aslında ...marangozluk...
Karşılarında duran bu büyük yürekli ,cesur çocuk o kadar kararlıydı ki kimse gık çıkaramadı babası "Tamam ,denemekten ne çıkar "diyebildi.Annesi gözyaşlarını içine akıtsa da yürekli göründü ve yüzünde acı ,sevinç karışık bir tebessümle kalakaldı. Kardeşleri ise sevinç içinde ""Bir de mısır patlatalım ,bunun üzerine "diyerek kasvetli havayı dağıttılar.
Yaz tatilinin sonunda Jhon istediği okula girdi. Okul şehrin başkenti olan Buenos Aires 'te idi.Okulda başarısı ile dikkat çekti ve derece ile okulunu tamamladı.Okulunu tamamlayınca ülkenin en büyük şirketi ile anlaşarak o şirketin avukatlığını yaptı.
Yirmi beş yaşında tanınmış bir avukat iken ,gözlerine inen perde onu asla pes ettirmedi hatta çok mutlu bir evliliği ve beş çocuğu oldu.
Hayatının kalan kısmını azimli ,çalışkan ,başarılı bir avukat olarak tamamladı ve yaşamıyla tüm dünyaya örnek oldu.
ÖZNUR TÜRK ÖZÖNCEL